D-Güçlüsü: Dörtlü ile beşlinin ek yerindeki Neva (RE) perdesidir.
Üzerinde Buselik çeşnili yarım karar yapılır.
E-Asma Karar perdeleri:
1.
Uşşak
makamının en önemli ve karakteristik asma karar perdesi Segah ( 1 koma Sİ
bemol) perdesidir. Bu perde üzerinde Segah ve Ferahnak çeşnisi ile asma karar
yapılır.
2.
Uşşak
dörtlüsünün karar perdesinin bir Tanini altında Rast (SOL) çeşnisinin yer
aldığını biliyoruz. Uşşak seyri sırasında Rast (SOL) perdesine düşülürse, Rast da rastlı asma
karar yapılmış olur.
F- Donanımı: Sanat Müziğinde donanım 1 koma Si bemol işareti ile
gösterilir. Halk müziğinde ise Sİ bemol 2 ile ifade edilir.
Not: Uşşak makamında Si sesi koma
bemollü, yani Segah perdesi olarak
görülür, fakat özellikle inici nağmelerde iniş cazibesiyle bu perde segahtan
1-2 koma daha pest basılır. Bu hal makama ayrı bir özellik ve kişilik
kazandırır. 2-3 komalık değiştirme işareti olmadığı için yazıda bu perde sanat
müziğinde Segah (1 koma Sİ bemol), halk müziğinde Sİ bemol 2 olarak gösterilir. İcra da daha pest basılır.
Dügah (LA) ve Segah (1 koma Sİ
bemol) perdeleri arasında 8 komalık bir uzaklık vardır. Bu aralığa büyük
Mücenneb aralığı denir ve "K" simgesi ile gösterilir. Uşşak makamında 2-3 koma kadar pest basılan
Sİ esi yüzünden Dügah ile bu pestleşmiş Sİ sesi arasında 6-7 komalık bir aralık
kalır ki, buna eksik büyük Mücenneb denir.
Uşşak makamına özgü bir durum
olarak kabul edilen bu hal, doğruyu söylemek gerekir ki birçok yerlerde kendini
hissettirir.
Türk Müziği sistemine bu aralığın
alınması, bir bakıma doğru ise de, zaten sayıca fazla olan aralıklarımızı ve
buna bağlı olarak değiştirme işaretlerini de çok arttıracağından, kullandığımız
Türk Müziği sistemini kuran Saadettin Arel ve Dr Suphi Ezgi tarafından sistem
dışı bırakılmıştır. Fazla işaret ve aralığın İcra bakımından büyük sakıncaları
olduğu söz götürmez.
G- Perdelerin adları: Dügah (LA), Segah "Sİ bemol, 1
koma" (Bu perdenin arz ettiği
özellik yukarıda anlatılmıştır), Çargah (DO), Neva (RE), Hüseyni (Mİ), Acem (FA), Gerdaniye (SOL) ve Muhayyer (LA) dır.
H- Yedeni: 2. çizgideki SOL (Rast) perdesidir.
1- Genişlemesi:
1- Uşşak makamı çıkıcı, ağır
başlı ve dini duygular uyandıran bir makamdır. Bu yüzden, makamın ağır başlılığının bozulmaması için
genişlemesi, daima dizinin pest tarafından durak altından yapılır. Bu da Yegah
(RE) perdesinde bir Rast beşlisi oluşturmakla elde edilir. Bu genişleme de (FA
diyez) Irak perdesi diziye yabancı bir sestir. Ana dizide böyle bir ses yoktur.
Esasen Yegah 'taki Rast çeşnisi de diziye yabancıdır. Fakat önceden biliyoruz ki, Uşşak dörtlüsünün
karar perdesinin bir Tanini altında rast beşlisi meydana gelir. Yani bu iki
çeşni iç-içedir. İşte Irak perdesi ve Yegahtaki Rast çeşnisi Uşşak-Rast arasındaki
bu yakınlıktan meydana gelmiştir ve adeta-Rast makamından alınmıştır.
2- Uşşak makamının mutlaka durak
altından genişlediğini biliyoruz. Bu makam tiz durak üstünde hemen hiç
dolaşmaz. Aksi halde makamın ağır ve ciddi havası kaybolur. Bu bakımdan tiz
taraftan genişlemez. Tiz taraftan genişleme daha çok Uşşak makamına her bakımdan
benzeyen Bayati makamı için düşünülebilir. Bununla beraber çok nadiren de olsa
bazen nağmeler tiz durağa ulaşabilir. O zaman hangi seslerin kullanılacağını
tespit etmek gerektiğinden tiz taraftan bir genişleme tamamen teorik de olsa
söz konusudur.
İ- Seyir: Durak civarından, durağın altında genişlemiş bölgenin
seslerinden seyre başlanır. Önce durak üzerindeki Uşşak dörtlüsünün seslerinde
dolaştıktan sonra dizinin iki tarafında karışık gezinip güçlü Neva Perdesinde
yarım karar yapılır. Bu arada gerekli yerlerde gereken asma kararlar ve diğer
özellikler de gösterilir. Nihayet bütün dizide ve gerekiyorsa genişlemiş
kısımda da karışık gezindikten sonra Dügah (LA) perdesinde Uşşak çeşnisi ile
tam karar yapılır.
Not: Bayati Makamı, Uşşak makamının aksine inici bir makamdır.
İniciliğin dışındaki diğer birbirine benzeyen özelliklerinden ötürü, Uşşak
Makamına çok yakın bir makamdır.
G- Perdelerin İsimleri: Halk müziğinde ismen kullanılmazsa da
Hüseyni makamı dizisinde perde isimleri kalından inceye doğru; Dügah (LA), Segah (Sİ 1 koma), Çargah (DO), Neva (RE), Hüseyni (Mİ), Eviç
diyez) veya Acem (FA), Gerdaniye (SOL) ve Muhayyer (LA) dır.
H- Yeden: Portede 2.
çizgideki SOL (Rast) perdesidir.
1-
Genişlemesi: Güçlü Hüseyni perdesi
üzerindeki Uşşak dörtlüsü, Muhayyer'de bir Buselik beşlisi eklenmesiyle, Hüseyni de Uşşak dizisi olarak uzatılır. Tiz
tarafta meydana gelen çeşni içindeki Sİ sesi, Buselik perdesidir.
İ- Seyir: Güçlü Hüseyni perdesi civarından seyre başlanır. Bazen
karar perdesinden başlasa bile her güçlü ye yönelinir. Diziyi meydana getiren
çeşnilerde karışık gezindikten sonra güçlü hüseyni perdesinde Uşşak çeşnili
yarım karar yapılır. Bu arada gerekli yerlerde asma kararlar da gösterilir.
Yine dizide karışık gezinile istenirse genişlemiş kısım da gösterilip Dügah (LA)
perdesinde Hüseyni dizisiyle tam karar yapılır.
Hüseyni Makamı dizisinin inici
şekli Muhayyer Makamı 'nı oluşturur. Halk Müziğinde bu makam da en çok Engin
Hüseyni diye anılır.
Muhayyer makamının seyrine tiz
durak Muhayyer (LA) perdesi civarından başlanır.
UŞŞAK VE BEYATİ MAKAMLARI
UŞŞAK MAKAMI:
A- Durağı: Dügah (LA) perdesidir.
B- Seyri: Çıkıcıdır.
C- Dizisi: Yerinde Uşşak dörtlüsüne Neva 'da (RE' de) Buselik
beşlisinin eklenmesinden meydana geliştir (Uşşak dörtlüsü + 4. derecede Buselik
beşlisi).
HÜSEYNİ AYAĞI
(HÜSEYNİ VE MUHAYYER MAKAMLARI)
A- Durağı (Karar Sesi): LA (Dügah) perdesi
B- Seyri: İnici-Çıkıcıdır.
C-Dizisi: Yerinde Hüseyni beşlisine, Hüseynide Uşşak dörtlüsünün
eklenmesinden meydana gelmiştir. (Hüseyni beşlisi + 5. derece Uşşak dörtlüsü)
Yerinde Hüseyni Makamı Dizisi
Hüseyni makamında, özellikle
inici nağmelerde, iniş cazibesiyle bazen eviç perdesi yerine Acem perdesi
kullanılır ve Hüseyni perdesi üzerinde Kürdi dörtlüsü meydana gelir. Bu diziye
de Acemli Hüseyni dizisi denir.
D- Güçlüsü: Hüseyni beşlisi ile Uşşak dörtlüsünün ek yerindeki
Hüseyni perdesidir. Üzerinde Uşşak çeşnisiyle yarım karar yapılır. Fakat
nağmeler Tiz Buselikten inerse, buna Hüseyni de Hüseyni denir.
E- Asma Karar Perdeleri: Hüseyni makamının en önemli ve
karakteristik asma karar perdesi Çargah perdesidir. Acemli Hüseyni dizisi ile
yani Eviç yerine Acem perdesi kullanılarak iniliyorsa, Çargahtaki karar Çargah çeşnilidir. Bu Çargah
da Çargahlı kalış Hüseyni makamı için çok karakteristiktir.
İkinci derece önemli asma karar
perdesi Segah perdesidir. Bu perde üzerinde Segah ve Ferahnak çeşnili veya
Segah üçlüsü ile asma karar yapılır. Eğer Acemli H{üseyni dizisi kullanılıyorsa, yani acem perdesi ile
inilmişse, Eksik Segah ve Eksik Ferahnak çeşnisi ile kalınmış olunur ki, bu
hemen hemen Uşşak makamına bir geçki sayılabilir.
Yerinde Acemli Hüseyni Makamı
Dizisi:
Üçüncü derecede önemli asma karar
perdesi Neva (RE) perdesidir. Bu perde
üzerinde, dizide Eviç perdesi
kullanılıyorsa Rast (Sol), Acemi i Hüseyni dizisi kullanılıyorsa, yani Acem
perdesi ile inilmişse Buselik çeşnileri meydana gelir.
Ayrıca Rast (Sol) perdesinde de
Rast beşlisi ile asma karar yapılabilir.
F- Donanımı: Sanat Müziğinde donanımına Sİ için koma bemolü (1 koma), FA için bakiye diyezi yazılır. Halk Müziğinde ise Sİ perdesi bemol 2 ile
gösterilir. FA perdesi için bakiye diyezi konulur.
MÜSTEZAT AYAGI
Çargah, Mahur ve Rast Makamları
Halk müziğinde Müstezat ayağı olarak bilinirler.
ÇARGAH MAKAMI
Durağı: DO (Çargah) perdesidir.
Seyri: Çıkıcı ve inici olarak kullanılmıştır
Güçlüsü: SOL (Rast) Perdesidir.
Dizisi:
MAHUR MAKAMI
Durağı: Sol (Rast) Perdesidir.
Seyri: İnicidir.
Güçlüsü: 1.mertebe güçlüsü SOL (Rast) 2.mertebe güçlüsüRE (Neva)
perdesidir.
Dizisi: Çargah makamı dizisinin SOL (Rast) perdesinde inici
şeklidir.
RAST MAKAMI
Karar sesi: SOL (Rast) perdesidir.
Seyri: Çıkıcıdır.
Güçlüsü: RE (Neva) perdesidir.
Dizisi:
MiSKET AYAĞI
Halk müziğimizde Fa diyez (Irak)
perdesinde karar veren türküler, Misket ayağı olarak bilinmektedir.
Dizileri bakımından bu benzetmeye
en yakın makamlar Irak ve Eviç Makamlarıdır. Misket Dizisi (Ayağı) ile Misket düzenini (Akort'unu) birbiriyle
karıştırmamak gerekir. Misket Ayağındaki
türküleri seslendirirken bağlama misket düzenine çekilirse, karar sesi
güçlendirilerek duyum tadı zenginleştirilir.
IRAK MAKAMI
Durağı: FA diyez (Irak) perdesidir.
Seyri: Çıkıcıdır.
Güçlüsü: LA (Dügah) perdesidir.
Dizisi:
EVİÇ MAKAMI
Durağı: Fa diyez (Irak) perdesidir.
Seyri: İnicidir.
Güçlüsü: Kamalı FAdiyez (Eviç) perdesidir.
Dizisi:
KATİP AYAĞI
Nihavend ve Sultanı yegah
makamları halk müziğimizde Katip ayağı olarak bilinmektedir.
NİHAVEND MAKAMI
Durağı: SOL (Rast) perdesidir.
Seyri: İnici-Çıkıcı. Bazen de inici gibi seyre başlarsa da hemen
çıkıcı-inici hale döner. Güçlüsü: RE (Neva) perdesidir.
Dizisi:
AZERİ AYAĞI
Türk Sanat müziğimizde Segah ve
Hüzzam olarak bilinen makamlarımız Halk müziğimizde Azeri Ayağı olarak
bilinmektedir. Ancak burada Azeri tavrı ile dizisini birbirine karıştırmamak
gerekir. Esasen tavırlar daha çok uzun saplı bağlama da tezene kullanımını
ilgilendiren bir konudur.
SEGAH MAKAMI
Durağı: Sİ bemol (1 koma) "Segah" perdesidir.
Seyri: Çıkıcıdır.
Güçlüsü: RE (Neva) perdesidir.
Dizisi:
HÜZZAM MAKAMI
Durağı: Sİ bemol (1 koma) "Segah" perdesidir
Seyri: İnici -Çıkıcıdır
Güçlüsü: RE (Neva) perdesidir
Dizisi:
Duyum bakımından birbirine çok
benzeyen bu iki makamımız kendine özgü özellikleri ile birbirlerinden apayrı
bir makam olduklarını gösterirken halk müziğinde yukarıda da izah ettiğim gibi
Azeri ayağı olarak bilinirler. Aslında bu adlandırma, Azeri türkülerinin
çoğunluğunun Segah makamında türküler olduğundan kaynaklanmıştır.
DERBEDER AYAĞI
Saba ve Bestenigar makamları Halk
müziğinde Derbeder ya da Kalenderi ayağı olarak bilinmektedir.
SABA MAKAMI:
Karar sesi: LA (Dügah) perdesidir.
Seyri: Çıkıcı veya çıkıcı inici olarak kullanılmıştır.
Güçlüsü: DO (Çargah) perdesidir.
Dizisi:
KEMENÇE DÜZENİ:
Karadeniz yöresinin ezgileri
çalınırken bağlamadan çıkan seslerin kemençeye benzetilmesi amacıyla yapılır.
Bağlamada her sıra tel kendi aralarında akort edilirken bu düzende, aynı
sıradaki alt tellerden biri baş bir sese akort edilir. Alt tellerde iki çelik,
bir sırma olduğu göz önünde bulundurulursa bu çeliklerden bir tane diğerine
göre bir tam beşli pestte çekilir. Alt teli LA kabul ettiğimizde bu alt
tellerin kendi aralarında LA-RE-DO olduğu görülür. Bu da Karadeniz kemençesinin
seslerini vermektedir. Orta ve üst teller Bozuk düzenle aynıdır. Alt telde
melodi çalınırken, aynı anda farklı
sesler duyulur.
Bu düzenlerin haricinde orta tel
bazen beşli aralıklarla akort edilip LA-RE-LA olarak kullanılabilinir. Bağlamanın
orta ve üst telleri isteğe göre değişik aralıklarda akort edilip farklı
düzenler de elde edilebilir. Bu özel amaçlı düzenler kişilerin şahsi
becerilerine bağlıdır.
PORTE:
Bir
musiki eserini dinlediğimiz zaman o eserin tizlik veya pestlik
bakımından birbirinden farklı seslerden meydana gelediğini
duyarız. İşte bu tizlik ve pestlik farklarını
belirtecek şekilde notaların yazılmasına (isimlerinin belirlenmesine) yarayan,
yatay durumda birbirinden eşit uzaklıkta beş paralel çizgi ve dört aralığa
porte denir. Portede çizgi ve aralıklar aşağıdan yukarıya doğru sayılır.
İLAVE
ÇİZGİLER: Portenin beş çizgi ve 4 aralığına ancak
dokuz nota yazılabilir. Buna portenin en altına ve en üstüne yazılan iki notayı
da ilave edersek, bu sayı ancak on biri bulur. Yani porte beş çizgi, dört
aralığı ile bize on bir notanın ismini belirleme imkanı
verir. Halbuki herhangi bir müzik eserinde, özellikle
saz eserlerinde on bir sesten daha fazla ses kullanılabilir. Veya herhangi bir
müzik eseri dizisi gereği daha tiz, yahut daha pest bölgelerde gezinebilir. İşte bu notaları yazabilmek
için portenin altına ve üstüne kısa çizgiler konur. Bu çizgiler, gerek alttan
gerekse üstten eldeki porteye yaklaştırılan ikinci ve üçüncü portenin,
yazacağımız tizlik ve pestlikteki seslerin
gerektirdiği kadar olan çizgilerdir. Bu duruma göre esas portenin on beş
çizgili olduğu ortaya çıkıyor. Fakat birbirini takip eden on beş çezgilik bir porte üzerindeki notaları okumak tamamen imkansız olduğundan, bu portelerden ortadaki çizilir, altta ve üstteki öteki porteler sesler gerektikçe
böyle ilave çizgiler halinde, kısa kısa, gerektiği sayıda gösterilir.
Anahtarlar:
Portenin
üstüne ve altına ilave çizgilerinin 4’ten fazlası okumayı zorlaştırdığı için 5
ilave çizgili pest ve 5 ialve
çizgili tiz sesleri ve bunların ötesindekileri göstermek için değişik
anahtarlar kullanılır. Anahtarlar üç çeşittir ve aralarında türlere ayrılırlar.
Bunlar ikisi Sol, ikisi Fa, dördü Do olmak üzere sekiz tanedir. Anahtarlar
aralıklara yazılmayıp çizgilere yazılır ve yazıldıkları çizgi üzerindeki notaya
kendi isimlerini verirler. Diğer notalar da, buna göre isim alırlar. 1.
çizgideki sol anahtarı, 4. çizgideki fa anahtarı ile aynı sonucu verdiği için
sonradan kullanılmaz olmuştur.
Anahtarların en önemli görevleri
notaların isimlendirilmelerini sağlamalarıdır. Her anahtar yazıldığı çizgideki
notaya kendi ismini verir. Örnek olarak. 1. çizgideki DO ve 4. çizgideki FA
anahtarlarını ele alalım. Öteki anahtarlar için de durum aynıdır.
Türk müziğinde kullanılan Sol
anahtarına göre portedeki çizgi ve aralıkları isimleri aşağıdaki gibidir.
GAM (Dizi):
Herhangi bir notadan başlayıp inici veya çıkıcı olarak sekiz komşu
notanın hiç kopmadan sıralanmasına gam denir.
Gamlar pestten başlayıp tize doğru
sıralanıyorsa çıkıcı, tizden başlayıp pestte doğru
sıralanıyorsa inici gam adını alır. Batı müziğinde her gam başladığı notanın
ismini alır (Çıkıcı DO gamı, inici RE gamı gibi). Gamlar çıkıcılık veya
inicilik hakkında bir şey söylenmezse, her zaman çıkıcı gam anlaşılır. Gam
yerine bugün DİZİ adı kullanılmaktadır.
1.
Diatonik Gam: 5 tam 2 yarım sesten meydana gelen gama
diatonik gam denir.
2.
Kromatik
Gam: Diatonik gamdaki 5 tam aralığın
bölünmesiyle meydana gelen, birbirine eşit uzaklıktaki 12 yarım sesi olan gama
kromatik gam denir (Bkz. Tampere sistemi).
Gamın her notasına derece denir. Buna
göre gama adını veren en pest nota 1. derece,
diğerleri de 2. derece, 3. derece, 8. derece diye sıralanır.
Bir notaya
alttan veya üstten bitişik olan notaya bitişik derece denir. Mesela
mi-fa-sol bitişik derecelerdir. İki notanın arasına başka notalar
girmişse, buna ayrık derece denir. Mesela mi-sol,
sol-si ayrık derecelerdir.
Türk
Müziği Sistemi'nde Sol anahtarı kullanılmaktadır. Bu anahtara göre perdelerin
isim ve sıralanışları aşağıdaki gibidir.
Türk musikisinde, müzik eserleri istisna diziler dışında ve
istisnalar haricinde orta ve tiz sekizlideki iki oktavlık ses alanı içerisinde
seslendirilir. Türk müziği eserlerini seslendirmek için gereken ses alanı bu
kısımdır.
Türk müziği dizilerini seslendirmeye yeterli alan aşağıdaki
gibidir.
Notalar, isimlerini, sol anahtarı
vasıtasıyla porteden aldığını biliyoruz. İsmini öğrenmekle de seslerin tizlik, pestlik durumunu belirlemiş bulunmaktayız. Yani, DO sesinin
RE sesine göre daha pest ya da Sİ sesine göre daha
tiz olduğunu yukarıdaki nota yazısında gözle de görebilmekteyiz.
Bir eseri nota okuyarak
seslendirebilmek için, yalnızca isimlerini bilmek yeterli değildir. Notalar
şekil olarak da bir değer ifade etmektedirler. Bu değerlerin de (Kıymet,
zaman), bilinmesi gerekmektedir ki seslendirme anında hangi notanın ne kadar
süre seslendirme yapılacağı anlaşılabilsin.
SUS (ES) iŞARETLERi:
Bir müzik eserini seslendirme anında
ritmi gereği bazı yerlerde belli sürelerle susmak (o süre içerisinde), seslendirme
yapmamak gerekir. Bu susma gerektiren yerleri ve susma sürelerini belirten işaretlere
sus ya da Es işaretleri denir. Bu işaretlerde en az notalar kadar önemlidir.
Sus işaretlerinin de notalar gibi şekillerine göre isim ve kıymetleri vardır.
Bu değerler aynı notalarda olduğu gibidir. Aralarındaki fark notalar
seslendirmeyi, es işaretleri de susmayı ifade eder.
İsimleri aynı olan nota ve susların değerleri de aynıdır. Notalar değeri kadar
seslendirmeyi, suslar değeri kadar susulması
gerektiğini ifade ederler.
Basit bir ifadeyle nota okumayı, ses
trafiği akışına benzetebiliriz. Nasıl ki seyir anında kara yollarının
belirlediği kurallara uymak gerekiyorsa, müziğin akışı sırasında okuma
esnasında dikkat edilmesi gereken kuralların da ayrıca bilinmesi gerekmektedir.
İleride öğreneceğimiz, değiştirme işaretlerinin yönlendirmesi, seslendirilen
eserin bazı bölümlerinin üst üste iki kere tekrar edilişi gibi bir durumları
belirten işaretlerin de önemi büyüktür.
Bu işaretler sıralayacak olursak:
Uzatma
Noktası: Önünde bulunduğu nota ya
da sus işaretini nota ya da sus işaretinin kendi değerinin yarısı kadar daha
fazla icra edilmesini gerektirir.
Çift Uzatma Noktası: Sesli ve
sessiz sürelerin (Nota ve sus 'ların) sağına yan yana
konulan iki nokta o notayı, ya da sus'u, asıl
değerinin yarısı ve yarısının yarısı kadar daha arttırır (Değerini% 75
fazlalaştırır).
Kısaltma Noktaları: Nota ve sus’ların süre uzunluğunu azaltan üzerlerine konulan
noktalara kısaltma noktaları denir. Üzerinde kısaltma noktası olan notalar
kesik kesik çalınır ve okunur. Notaların çok kesik seslendirilmesi istendiğinde
notanın üst kısmındaki nokta üçgen şeklini alır.
Üçleme: İki eşit notanın aynı süre vuruşu
içinde, üç nota olarak kabul edilmesine üçleme ya da triyole
denir.
Çarpma Notası: Esas
notaya bir tam sesten uzakta
bulunan ve çabucak
parmak çarpıp esas
notaya geçilen notalara çarpma notası denir. Çarpma notasının değeri
asıl notadan daha büyük olamaz ve seslendirilirken esas nota, çarpma notasının
süresi düşürülerek seslendirilir. Yani çarpma anında geçen süre asıl notadan eksiltilir.
Ölçü: Nota yazılımında, portede dikine
çizilmiş iki çizgi arasındaki kısma ölçü denir. Eserin başına yazılan 2/4, 4/4
gibi rakamlar ölçü içerisindeki var olması gereken nota kıymetini belirtir.
Ölçü Çizgisi: Portede
dikine çizili ince çizgilerin her
birine ölçü çizgisi denir.
Ölçü Tekrar işareti: Bir müzik
eseri seslendirilirken içerdiği ölçülerden birinin tekrar edilmesi gerektiğinde,
ölçü içindeki notalar yeniden yazılmayıp,
bir sonraki ölçüye bir çizgi ve iki noktadan oluşan bir şekil konur. Bu
şekil önceki ölçünün yeniden tekrar edilmesi gerektiğini ifade eder.
Tekrar işareti: Bir müzik
eserinin tamamı veya bir bölümü tekrar edilecekse o kısım tekrar yazılmayıp
önüne tekrar işareti konur. Tekrar işareti ya başa ya da dönüşte karşılığı
mevcutsa o bölüme dönülüp tekrar edilmesini sağlar.
Durak işareti: Notaların
süresi dışında, istenildiği kadar
uzatılabileceğini gösteren bir işarettir.
Bu işaretle görülen notada seslendirme süresi, çalan, okuyan ya da
yönetenin isteğine bağlı kalır.
Bitirme Çizgisi: Bir müzik
eserinin bittiğini göstermek için son ölçü çizgisi birbirine bitişik bir ince
bir kalın çizgiyle belirtilir.
Senyo: Bir müzik parçasında; ikinci konulduğu yerden, birinci konulduğu
yere dönülerek ikince kere seslendirilmesi gerektiğini ifade eder. Genellikle
iki dörtlük içeren parçaların birinci dörtlüğü seslendirildikten sonra parçanın
başına ve sonuna konularak ikinci dörtlüğü seslendirmek için tekrarı sağlar.
Koda (Coda): Bir müzik parçasının belli bir yere kadar
tekrar edilip, bir bölümünü atladıktan
sonra başka bir yerde bitirmek için kullanılan işarettir.
Uzatma Bağı: Müzik
eserleri yazılırken, notaları birbirine bağlayan işarete bağ işareti denir.
Akor: Birden fazla uyumlu sesin aynı anda
duyulmasına denir.
Bona: Bir nevi taksimattır. Notaları
sürelerine uygun okumaktır.
Metronom: Bir müzik eserinin temposunu, hızını belirten alete denir.
Solfej: Notaların adlarını, sesleri ve
süreleriyle uyumlu bir şekilde okumaya denir.
ARALIK:
Sesler
arasındaki kalınlık, incelik farkına aralık denir. Başka bir anlatımla, aralık,
sesler arasındaki uzaklıktır. Batı müziğinde ana olarak tam ve yarım aralıklar vardır.
Ayrıca artık ve eksik aralıklar mevcuttur.
Tüm aralıklar Türk musikisinde de aynen vardır. Fakat yarım,
artık, eksik gibi sıfatlar Türk musikisinde başka bir ölçüye bağlıdır. Aralık pestten tize olursa buna üst aralık, tizden pestte olursa alt aralık denir. Alt veya üst diye bir şey
belirtilmemişse, her zaman üst aralığın kast edildiği anlaşılır. Aralığın konu
olduğu yerde seslerin süresinin önemi yoktur.
ARALIKLARıN RAKAMLANDIRILMASI:
Dizinin
(Gam'ın) her sesine derece denir. Aralıkların rakamlanması da buna
dayanır. Ancak burada herhangi iki ayrık
derecenin arasındaki mesafeyi
ifade etmek de kolaylaşır. Bunda
kural, aralığın başladığı notadan
gittiği notaya kadar, kendi dahil, sayarak gerekli
sayıyı vermektir.
Birli: (Sesdaş, unison) Bir ses olduğu yerde aynen tekrar edilirse birli,
sestaştır.
İkili: Bir sese göre ister üst ister alt
taraftan bitişik derecelerine ikili denir. Üst ikili alt
ikili.
Üçlü: Bir sese göre, üst ve alt taraftan
kendi dâhil üçüncü sesine üçlü denir. Üst üçlü, alt üçlü.
Dörtlü: Bir sese göre, üst ve alt taraftan
kendi dahil dördüncü sese dörtlü denir. Üst dörtlü, alt dörtlü.
Beşli: Bir sese göre, üstten ve alttan kendi dahil beşinci sese beşli denir. Üst beşli,
alt beşli.
Altılı: Bir sese göre, üstten ve alttan kendi dahil altıncı sese altılı denir. Üst
altılı, alt altılı.
Yedili: Bir sese göre, üstten ve alttan kendi dahil yedinci sese yedili denir. Üst
yedili, alt yedili.
Sekizli: Bir sese göre, üstten ve alttan kendi
dahil sekizinci sese sekizli veya oktav denir. Üst sekizli, alt sekizli gibi.
DEGİŞTİRME iŞARETLERİ:
Değiştirme
işaretleri diyez, bemol ve bekar 'dır.
Diyez: Önündeki notayı değeri kadar
tizleştiren işaret diyez denir.
Bemol: Önündeki notayı değeri kadar pestleştiren işarete bemol denir.
Bekar: Diyez ve
Bemolle değiştirilmiş bir notayı, diyez ve bemolden kurtarır, eski haline
döndürür.
Türk musikisinde diyez ve bemoller, Batı müziğinden daha değişik
kurallara bağlıdır. Her birinin ayrıca değerleri olan çeşitli şekillerde ve
batı musikisinden daha fazladır.
Türk musikisi ana dizisi Çargah Dizisi (Do
majör gamı) dır. bu dizi 5
tam, 2 yarım aralıktan meydana gelmiştir. (5T + 2B)
Türk
Musikisi'ndeki bütün özel dörtlü ve beşliler ve bunların birbirine eklenmesinden
meydana gelen makam dizileri, bu çargah dizisi seslerinin Türk müziğine has
özel değiştirme işaretleriyle değiştirilmesinden ve yine bu dizinin muhtelif
seslerinden başlamasından hasıl olur. Bunu yapabilmek
için evvelce bahsi geçen Türk Müziği’nin özel değiştirme işaretleri kullanılır.
Bu şekilde tam aralıkları yarım, artık veya eksik; yarım aralıkları da tam veya
artık aralık haline getirebiliriz. Daha doğrusu bu sayede Türk Musikisi
aralıklarını elde ederiz.
KOMA:
Sesin
kulakla fark edilebilen çok küçük parçasıdır. Aralıklardan söz ederken tam ses,
yarım ses adını verdiğimiz, iki ses arasındaki bir takım uzaklıklardan
bahsetmiştik. Şimdi önce tam ses veya
tam aralık, sonra da yarım ses veya yarım aralık dediğimiz şeyin ne olduğunu
öğrenelim.
Musikide
tam ikili aralık, küçük küçük birbirine eşit dokuz parçanın birbirine
birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu küçük parçaların her birine koma denir.
Misal; Bir
telin, do sesi alabileceğimiz herhangi
bir yerine birinci parmağımızla basalım, ikinci parmağımızla da re sesini
alabileceğimiz bir yerine basalım. Sonra iki parmağımız arasındaki uzaklığı
ölçüp dokuza bölersek, iki parmağımız arasındaki uzaklığın 1 /9' unu buluruz.
İşte bu tam ikili aralık arasındaki her 1/9 parçaya 1 koma adı verilir. Komalar
ve aralıklar ayrıca fizik hesaplarına dayanır. Yukarıdaki misal konuyu
basitleştirmek için verilmiştir.
İşte tam
ses, iki ses arasında dokuz komalık uzaklık olan aralıklardır. Batı
musikisindeki yarım sesi ise, iki ses arasında 4,5 komalık uzaklık olan
aralıklardır ki, bundan da batı musikisinin tampere
sistemi doğmuş tur. Do gamında mi -fa ve s i-do
aralıkları yarım ses, yani 4,5 kom a olarak kabul edilmiştir. Türk
Musikisi'nde ise yeni tabi do gamında mi-fa
ve si-do aralıkları 4 komadır.
TAMPERE SİSTEMİ:
Tam aralıkların 4,5 komaya bölünmesi ile meydana gelmiş, batı musiki
sin in öz sistemidir. Bu 4,5 ' uncu komada bir evvelki sesin diyezi, bir sonraki
sesin ise
bemolünün bulunduğu kabul edilmiştir. Bu biraz teoriktir. Aslında kromatik
yarım ses 5 koma, Diatonik yarım ses ise 4
komadır. Fakat batı müzikçileri büyük Bach' dan beri , birçok
kolaylıkları sebebiyle yarım sesi
4,5 koma olarak almışlardır. Böylece tam aralıkların 4,5'uncu komadan ikiye bölünmesiyle bir sekizli
içinde birbirinden eşit uzaklıkta on iki ses meydana gelir. Bu sisteme tampere sistemi denir. Bu şekilde meydana gelen on iki
yarım sesli diziye kromatik dizi adı verilmiştir. Diaton
dizi ise beş tam, iki yarım sesten meydana gelen dizilerdir (Tabii do gamı gibi). Türk musikisinin ses sistemi çok daha zengin ve değişiktir.
TÜRK MUSİKİSİNDE İKİLİ ARALIKLARIN
İSİMLENDİRİLMESİ VE DEGiŞTİRME İŞARETLERİ:
Türk
musikisine özgü ikili aralıkların her birinin ismi ve harflerle gösterilen
simgeleri vardır. Bu isim ve simgeler aşağıdaki şekildeki gibidir.
Değiştirme
işaretleri konusunda diyez ve bemoller anlatılırken, değeri kadar pestleştirilir, değeri kadar tizleştirir denmişti. Bunun
sebebi, Türk Musıkisindeki diyez ve bemollerin değişik koma değerlerine sahip bulunmasıdır.
Bu durum yandaki cetvelde gösterilmiştir.
Ayrıca koma, bakiye, küçük Mücenneb, büyük Mücenneb, Tanini, artık ikili
aralıkları harflerle de ifade edilmiştir. Bu harfler tek başına ne diyezi ne de
bemolü gösterir. Ancak iki ses arasındaki uzaklığı, yani iki ses arasında kaç
komalık bir aralık bulunduğunu ifade eder. Her uzaklığın harflerden başka
isimleri olduğunu da yukarıda öğrenmiştik. Eksik bakiye aralığı, üç komalık bir
değere sahiptir. Ayrı diyez ve bemolü yoktur. Çünkü bu aralık, koma aralığı gibi
tek başına kullanılmayıp, öteki aralıkların elde edilmesinde kullanılır ve bazı
makamların oluşumunda yer alır. Artık ikili aralığı için ayrı değiştirme
işaretlerine gerek yoktur. Çünkü bu aralık, öteki işaretlerin yardımıyla kolayca elde edilir
(Koma aralığına fazla, irha, minik gibi isimlerde
kullanılmıştır).
İki ses
arasındaki uzaklık harflerle gösterildiğini söylemiştik. Mesela SOL-LA arası 9 komadır. Yani tanini’dir. o halde ‘T’ ile
gösterilecektir.
Önemli Not: Türk Müziği sistemini hazırlayan
Hüseyin Sadettin Arel ve Suphi Ezgi’nin sanırım gözünden kaçırdığı çok önemli
bir konu, Halk Müziğindeki birçok türküde ve dizide kendini bariz bir şekilde,
kabul ettiren Sİ bemol 2 perdesinin önemidir.
Elbette ki onların savına göre daha fazla değiştirme işaretinin
kargaşalık yaratacağı tespiti doğrudur. Ama varsayımla hareket etmenin ne kadar
doğru olacağı tartışılır. Örneğin, nazariyatta Hüseyni ve Uşşak makamı gibi
makamlıların donanımlarında Sİ bemol 1 koma bemol işaretiyle gösterilmekte
ancak icra sırasında bu ses 2 veya 3 koma olarak basılmaktadır. İnkar
edilemeyecek bir gerçek şudur ki Türk müziği ses yapısında LA ve Sİ perdeleri
arasındaki Sİ bemol 2 perdesinin ya da DO ve RE perdeleri arasındaki DO diyez,
DO diyez 3 perdelerinin asla inkar edilemeyecekleridir. Türk müziği ses
sistemine en uygun çalgı olan Bağlamanın kullanımında bu perdenin önemi çok
büyüktür ve k i tabın Bağlama bölümünde ayrıca işlenmiştir.
İKİLİ ARALIKLAR
Tampere
sisteminin, tam ikili aralığının ortadan bölünüp 4,5 'uncu komada kalın sesin
diyezinin, ince sesin bemolünün bulunduğunu kabul eden eşit aralıkları
karşısında, Türk musikisinde durum tamamen değişiktir. (Türk musikisinde
herhangi bir tam ses pestten tize doğru 1., 4., 5., 8. ve 9. komalarda birer diyeze; yine tizden
pest'e doğru 1., 4., 5., 8. ve 9. komalarda da birer bemole sahiptir. Bütün bu
diyez ve bemollerin özel şekilleri vardır.
9 komalık
diyeze çift diyez, 9 komalık bemole ise çift bemol denir ve şekilde görüldüğü
gibi, çift diyez
(bir
sonraki sesle, çift bemol ise bir evvelki tam sesle çakışır. Bu tip seslere anarmonik sesler denir.
Bunlar; genellikle şed'ler ve nazari
hesaplar için kullanılır. (Dubl diyeze çift
diyez, dubl bemole de çift bemol demek; daha
anlamlıdır ve çoğunlukla da böyle kullanılır). Yine 1 komalık diyez ve 8
komalık bemol de ancak nazari hesaplar için kullanılır, fakat sekizli içinde
sayı verilmez. Yani sisteme dahil değildir. Bunları
çıkarıp geri kalanları sayarsak Türk Musikisi'nde bir sekizli içinde
birbirinden eşit uzaklıkta olmayan 24 aralık
bulunduğunu görürüz. Bu yirmi dört aralıkta meydana gelen 25 sesin her birinin
ayrı bir ismi vardır.
Türk
Musikisi sistemi böyle kabul edilmesine karşın, büyük bir çelişkiyi de burada
izah etmekte fayda olacağı kanısındayım.
Türk
Musikisi dizilerinin birçoğunda Sİ sesi sisteme dahil
olan 1, 4 ve 5 koma değil, 2, 3 koma
kalınlaştırılarak icra edilmektedir. Örneğin; Uşşak, Hüseyni, Rast makamlarında
olduğu gibi. Halk müziği icracıları bu çelişkiyi beş komalık bemol işaretinin
üzerine koma değerini yazmakla gidermeye çalışmışlardır. Mesela; Türk Sanat Müziği'nde Hüseyni
makamının donanımında Sİ sesi 1 komalık bemolle gösterilmekte ancak; seslendirme anında bu ses
bir iki koma daha pest basılmaktadır. Türk Halk Müziği 'nde
Hüseyni dizilerin donanımında Sİ bemol sesi bemol işaretinin üzerine koma
değeri konularak gösterilmektedir, Sİ bemol 2 gibi. Türk Musikisi’ndeki
seslerin isimleri aşağıdaki cetvelde gösterilmiştir. Bunlar seslerin orta ve tiz sekizlideki
isimleridir. Bunlardan daha pest sekizli için
seslerin isimlerinin başına iki tane kaba sözü getirmekle pest
sekizli, üç tane kaba sözü getirmekle de daha pest
sekizlinin isimleri elde edilir. Kısaca pestlik derecesinkadar kaba sözü getirilir. Tiz sekizliden daha tiz
sesler için de yine aynı isimlerin başına, tizlik derecesi kadar bir, iki veya
üç defa tiz kelimesi getirilir.
5- Hicaz Beşlisi:
Aralıkları pest'ten tiz 'e S.A12 S.T., tiz'den pest 'e T.S.A 12. S . 'dir.
ANA DİZİ:
Türk
musikisinde ana dizi olarak Çargah dizisi kabul
edilmiştir. Bunun bir takım sebepleri vardır. Öncelikle Çargah
dizisinin sesleri diyez, bemol gibi herhangi bir değiştirme işareti ile değiştirilmemiştir
ve tabii halde. Bundan başka bu dizinin aralıkları yalnız tanini ile bakiye
aralıklarından meydana gelmiştir. Tanini ve bakiye aralıkları ise öteki bütün
aralıkların elde edilmesine en elverişli aralıklardır. Mesela, büyük mücenneb aralığından bulmak için bakiye aralığına bir
bakiye katılır; küçük mücenneb aralığını elde etmek
için tanini aralığından bakiye çıkarılır. Böylece bütün Türk musikisi
aralıkları tanini ve bakiye aralıkları ile toplama ve çıkarma yoluyla elde
edilir. Ayrıca Çargah dizisinin bütün seslerinde,
bütün basit makamlarımızı İcra etmek mümkündür. Kısa Çargah
dizisi, gerek fizik hesapları bakımından aralıkların hesabı için, gerek nota
yazımında işaretleri dolayısıyla ana dizi olmaya elverişli dizi olarak kabul
edilmiştir.
Aslında
Türk musikisinde ana dizi, yukarıda izah ettiğimiz gibi Do majör (Çargah Dizisi) dizisiyle özellikleri tıpatıp aynı olan Rast
(SOL) dizisidir, demek daha doğru olur kanısındayım. Çünkü Türk müziği
makamları dizilerinin hemen hemen iskeletini oluşturan dizi Rast dizisidir.
ÜÇLÜ ÇEŞNİLERİ:
Yukarıda gördüğümüz
altı çeşit tam dörtlü ve tam beşliye çeşni denmektedir. Bunlar kulakta Rast, Uşşak,
Buselik vb. gibi izlenimler bırakırlar. Yani sözü geçen bu aralıklar, ismi
geçen çeşniyi kulak yoluyla tanıtabilmektedirler. Ancak şimdiye kadar üzerine eğilinmemiş bu konu da üçlü halindeki çeşnilerdir. Bu
üçlüler, adı geçen dörtlü ve beşlilerin aynı isimli üçlüleridir. Bu altı çeşit
dörtlü ve beşlinin üçlüleri, her ne kadar çeşniyi tam vermese de, kulakta o
çeşninin varlığını hissettirecek bir izlenim bırakırlar. Hatta bir çok eserde üçlü halinde çeşni geçkiler
yapılmıştır. Dolayısiyle artık bu altı çeşit tam
dörtlü ve tam beşlinin aynı isimli üçlülerinin, dikkate alınması gerekmektedir.
1-Çargah üçlüsü:
Aralıkları çıkıcı ve inici olarak T.T. 'dir 18
komalık en büyük üçlüdür.
2-Buselik üçlüsü: Aralıkları
kalından inceye T.B., inceden kalma B.T. 'dir. 13 komalık bir küçük üçlüdür.
3-Kürdi üçlüsü: Aralıkları
kalından inceye B.T. 'dir, inceden kalma T.B. 'dir. 13 komalık bir küçük üçlüdür.
4-Rast üçlüsü: Aralıkları
kalından inceye T.K. 'dir, inceden kalma K.T. 'dir. 17 komalık bir
büyük üçlüdür.
5. Uşşak Üçlüsü:
Aralıkları kalından inceye K.S’dir , inceden kalına S.K'dir. 13
komalık bir küçük üçlüdür.
6. Hicaz Üçlüsü: Aralıkları
kalından inceye S.A12’dir, inceden kalına 12 A.S’dir.
17 komalık bir büyük ölçüdür.
7. Nikriz
Üçlüsü: Aralıkları pest'ten tiz'e TS., tiz'den pest 'e S.T.'dir. 14 komalık bir orta üçlüdür.
Herhangi
bir nağmede yalnız bu aralıklarla karşılaşırsak Rast üçlüsü, Uşşak üçlüsü vb. diyebiliriz. Bunlar bir
çeşninin varlığının izleridirler. Bu üçlüler genellikle yukarıda gördüğümüz
altı çeşit tam dörtlü ve beşliye aittir. İleride göreceğimiz öteki çeşit dörtlü
ve beşlilerin ancak iki tanesinin üçlüsü, üçlü çeşni özelliğini taşımaktadır.
Ancak bu üçlüler, bir çeşninin sadece işareti olabilirler. Bunlarla Türk
musikisinde dizi meydana getirilmez. Çünkü Türk Musikisinin esasını dörtlü ve
beşliler oluşturur.
TÜRK MUSİKİSİ'NDE DİZİ MEYDANA GETİRMEYE
YARAYAN ÖZEL DÖRTLÜ VE BEŞLiLER
Çeşni,
lezzet demektir. Türk Müziği'nin esasını, çeşni dediğimiz dörtlü ve beşliler
meydana getirir. Bir çeşni, sağlam bir şekilde dört sesi ile belli olur. Bu
dörtlü ve beşlilerin birçoğu tam dörtlü ve tam beşlidir. Özellikle basit
makamlarda bu çeşnilerin tam dörtlü ve tam beşli olması şarttır.
Tam
dörtlü: Üç aralığı toplamı 22 koma olan dörtlülerdir.
Tam beşli:
Dört aralığı toplamı
31 koma olan beşlilerdir.
Dörtlü ve
beşlilerin aralıkları toplamı belli olduğu halde, aralıkların sıralanışı ve
seslerin birbirinden olan uzaklıkları değişik olduğu için farklı çeşniler
meydana gelir.
ÖZEL TAM DÖRTLÜLER:
Üç aralığı
toplamı 22 koma olan dörtlülerin tam dörtlüler olduğunu öğrenmiştik. Türk
musikisinde dizi meydana getirmeye yarayan özel tam dörtlüler sırayla
şunlardır.
1-Çargah Dörtlüsü: Kendi
yeri Çargah (Portenin altındaki DO) veya Kaba Çargah (Portenin altındaki ilk
Do' dan bir oktav daha pest)
perdesidir. Aralıkları pest'ten tiz'e T.T.B.,
tiz'den pest'e B.T.T. 'dir.
2-Buselik Dörtlüsü: Kendi
yeri Dügah (2. Araliktaki LA)
perdesidir. Aralıkları pest’ten tiz’e B.T.T., tiz 'den pest 'e
T.B.T. 'dir.
3-Kürdili Dörtlüsü: Kendi
yeri Dügah (LA)
perdesidir. Aralıkları pest'ten tiz 'e B.T.T., tiz 'den pest’e T.T.B. 'dir.
4-Rast Dörtlüsü: Rast
dörtlüsünün kendi yeri Rast (2.
çizgideki SOL) perdesidir. Aralıkları pest'1 tiz'e T.K.S., tiz'den pest'e S.K.T.'dir.
5-Uşşak Dörtlüsü: Kendi
yeri Dügah (LA)
perdesidir. Aralıkları pest'ten tiz'e K.S.T., tiz'den pes T.S.K. 'dir.
6-Hicaz Dörtlüsü: Kendi
yeri Dügah (LA)
perdesidir. Aralıkları pest'ten tiz'e ve tiz'den pest'e S.A.S.’dır.
Hicaz
dörtlüsünün ikinci aralığı olan
"A" artık ikili 12 komadır. Bu 12’yi "A" harfinin
altına yazmak gerekir. A12 şeklinde gösterilir. Öteki çeşnilerin aralıkları hiç
değişmediği halde Hicaz çeşnisinde ikinci ara olan "A" bazen işaret
kalabalığını önlemek için, bazen de
aralığı yazacak başka işaret olmadığı için 12 koma yerine 13 koma olabilir.
Böyle bir değişikliğe imkân vardır. Çünkü Hicaz çeşnisi bozulmamaktadır.
Yalnız… takdirde
dörtlünün 22 komalık tam dörtlü olarak kabul edilebilmesi için 1. veya 3.
aralıklardan bir mutlaka (Bakiye) olacaktır. Aksi halde, yani S. A 13. S. olursa, dörtlü 23 koma, yani
artık dörtlü olur.
ÖZEL TAM BEŞLİLER:
Beşliler,
herhangi bir çeşniyi daha kuvvetli ve sağlam bir şekilde hissettirir. Yukarıda
da gördüğümüz tam dörtlülerin tiz taraflarına birer tanini aralığı eklemekle
aynı isimdeki özel beşlileri de elde ederiz.
Yalnız
Uşşak dörtlüsünün tiz tarafına bir tanini aralığı eklemekle yapılan beşliye
Uşşak beşlisi değil, Hüseyni beşlisi denir
1-Çargah beşlisi: Aralıkları pest'ten tiz
'e T.T.B.T. ve tiz'den pest'e T.B.T.T. 'dir.
2-Buselik beşlisi:
Aralıkları pest'ten tiz 'e T.B.T.T. ve tiz'den pest'e T.T.B.T.'dir.
3-Kürdi beşlisi:
Aralıkları pest'ten
tiz 'e B.T.T.T., tiz'den pest'e T.T.T.B. 'dir.
4-Rast
beşlisi: Aralıkları pest'ten tiz 'e
T.K.S.T., tiz'den
pest'e T.S. K.T. 'dir.
5-Hüseyni
beşlisi: Aralıkları pest 'ten tiz'e K.S. T.T., tiz'den pest'e T.T.S.K. 'dir.
Türk
Musikisi'nde herhangi bir işaretle değiştirilmemiş olan Mİ-FA
ve Sİ-DO aralıkları 4 koma (Bakiye), yani "B" dir.
İşte gördüğümüz bu değişik aralıklar, değişik sıralarla yan yana getirilerek
çeşni dediğimiz dörtlü ve beşliler oluşturulur. Bu dörtlü ve beşliler değişik
sıralarla birbirine eklenerek makam dizileri meydana gelir. Bu dizilerde belli
kurallar altında melodiler meydana getirecek şekilde gezinilerek de sayıları
pek çok olan makam dizilerimiz ortaya çıkar.
BAZI ARALIKLARIN GENİŞLİGİ:
Her
aralığın genişliği iki uçtaki seslerin durumuna bağlıdır. Bu seslerin birine
veya her ikisine diyez veya bemol, yahut birine diyez
diğerine bemol koyarak, aralığın
işaretlerinin değerince daraltıp genişletmek mümkündür.
Sekizli: İki uçtaki sesler, işaretçe aynı
olmak şartıyla 5 tanini ve 1 büyük mücenneb toplamına
eşitse, yani aralıkların toplamı 53 koma ise tam sekizlidir. 53 komadan fazla
ise artık, 53 komadan az ise eksik sekizlidir.
Beşli: Dört aralığı toplamı 3 tanini ve 1
bakiyeye eşitse, yani 31 koma ise tam beşlidir. 31 komadan daha fazla ise artık
daha az ise eksik beşlidir.
Dörtlü: Uç aralığı toplamı 2 tanini ile 1
bakiyeye eşitse, yani 22 koma ise tam dörtlü, bundan fazla ise artık, az ise
eksik dörtlüdür.
Üçlü: Beş çeşittir.
a- En büyük üçlü: İki aralığı toplamı 2 tanini,
yani 18 komadır.
b- Büyük üçlü: İki aralığı toplamı 1 tanini ile
1 büyük mücenneb toplamına eşit olan, yani 17 koma
olan üçlülerdir.
c- Orta Üçlü: İki aralığı toplamı 1 tanini ile
1 küçük mücenneb toplamına eşit, yani iki aralığı
toplamı 4 koma
olan üçlüler.
d- Küçük Üçlü:
İki aralığı toplamı 1tanini ile 1 bakiye toplamına eşit, yani 13 koma
olan üçlüler.
e- En Küçük Üçlü: İki aralığı toplamı 1 tanini
ile 1 koma toplamına eşit
olan, yani 10 koma olan üçlülerdir.
DİĞER DÖRTLÜ VE BEŞLİLER
Yukarda
bahsi geçen dörtlü ve beşlilerin dışında, dizi oluşturmaya yarayan başka dörtlü
ve beşliler de vardır fakat bunların bir takım özellikleri bulunduğundan,
ayrıca incelemek gerekir.
1. Saba Dörtlüsü: Eksik bir
dörtlüdür. Yani üç aralığı toplamı 22 koma değildir. Kendi yeri Dügâh
(LA)perdesidir. Aralıkları kalından inceye K.S.S., inceden kalma S.S.K.'dır.
Üçlüsü özellik taşımaz. Çünkü K.S aralıkları
ile uşak üçlüsüdür. (Saba dörtlüsü 18 komalık eksik bir dörtlüdür)
2. Segah beşlisi: Kendi yeri segah (1 komalık Sİ bemol)
perdesidir. Aralıkları kalından inceye S.T.K.T,
pest'e T.K.T.S. 'dir.
Dörtlü ve beşlisi tamdır. Ancak bununla basit makam yapılmadığından tam dörtlü
ve beşliler başlığı altında sıralanmayıp burada ele alınmıştır.
Bir de eksik segah beşlisi vardır ki, birçok eserlerde Eviç (bakiye diyezli Fa)
yerini Acem (Fa bekar) kullanılmasından
doğmuştur. Makam daha hüzünlü bir hava
verir. Aralıkları
çıkıcı olarak S.T.K.S. 'dir ve 27
komalık eksik bir beşlidir. Segah beşlisinin S. T
aralıklarla üçlüsü olup, bu üçlü segah özelliği verir.
3. Müstear Dörtlüsü ve Beşlisi: Kendi yeri
segah perdesidir. Aralıkları kalından inceye
T.S.K.T. ve inceden kalma T.K.S.T.'dir. Bu çeşit Müstear beşlisinin dörtlü ve beşlisi
tamdır. Ancak bununla basit makam
yapılmadığı için, tam dörtlü ve tam beşliler arasında sıralanmayıp burada ele
alınmıştır.
Bir de
eksik müstear beşlisi vardır ki, eviç perdesi yerine acem perdesinin
kullanılmasından meydana gelmiştir. T.S.K.S aralıkları ile eksik bir beşlidir.
4-Hüzzam beşlisi: Kendi yeri segah
perdesidir. Aralıkları kalından
inceye S.T.S . A.,
inceden kal A.S.T.S.'dir. Dörtlüsü eksik dörtlüdür.
Beşlisi de dörtlünün tiz tarafına tanini ilavesiyle yapılmamıştır; bu be?? dörtlünün tiz tarafına "A" eklenerek elde edilmiştir. Bu
bakımdan basit beşli değildir. Üçlüsü Hüzzam özelliği taşımaz. Çünkü S.T. aralıklarıyla Segâh özelliğine
sahiptir.
5-Nikriz beşlisi: Kendi
yeri Rast (SOL) perdesidir. Aralıkları kalından inceye T.S.A.S., İnceden kalına S.A.S.T. 'dir.
Hicaz dörtlüsünün pest tarafına bir tanini ilavesiyle
meydana gelmiştir. Evvelce öğrendiğimiz gibi bir dörtlünün tiz tarafına tanini
eklenerek yapılmadığı için basit bir beşli değildir. Ayrıca dörtlüsü 26 komalık
artık bir dörtlüdür. Bu bakımdan da basit bir beşli değildir. T.S aralıklarıyla
üçlüsü özelliğe sahiptir.
6-Pençgah beşlisi: Kendi
yeri Rast (SOL) perdesidir. Aralıkları kalından iriceye
T.T.K.S., inceden kalına S.K.T.T. 'dir.
Bir dörtlüsünün pest tarafına bir tanini eklenerek
yapılmıştır. Bir dörtlünün tiz tarafına bir tanini eklenerek yapılmamıştır. Bu
bakımdan basit değildir ve öteki dörtlü ve beşliler arasında incelenmemiştir.
Dörtlü 26 koma olup, artık dörtlüdür. Üçlüsü Pençgah
özelliği taşımaz. Çünkü T.T. aralıklarıyla bu üçlü, Çargah
üçlüsüdür.
7-Ferahnak beşlisi: Kendi yeri Irak (Bakiye diyezli fa)
perdesidir. Aralıkları pest'ten tiz 'e
S.T.T. tiz 'den pest'te K.TT.S.
'dir. Bir dörtlünün tiz tarafına bir tanini eklenerek
yapılmamıştır. Dörtlüsü 23 koma artık
bir dörtlüdür. Bu bakımdan basit değildir. Üçlüsü S.T. aralıklarıyla Segah üçlüsüdür ve Ferahnak özellikleri taşımaz.
Şimdiye
kadar gözden kaçmış olmakla beraber, bu
beşlinin eksik ferahnak beşlisi diyeceğimi z bir şey
vardır ki, birçok Ferahnak, Segah ve
Rast eserlerde kullanılmıştır. Eksik Ferahnak beşlisi Eviç
yerine Acem perdesinin kullanılmasından
doğmuştur.
8-Nişabur dörtlü ve beşlisi: Kendi
yeri Buselik (Sİ) perdesidir. Aralıkları pest'ten
tiz'e K.S.TB, tiz 'den 1 t'e B.T.S.K.'dir. Görünüşte
dörtlü olarak, aralıkları bakımından,
Uşşak dörtlüsünün aynısıdır. Fakat kendi
yeri olan Buselik perdesi üzerinde,
kulakta ayrı bir izlenim bırakır ve kişilik kazanır. Hele bazı makamlara karıştığında bu izlenimi
açıkça belli eder. Bunun sebebi şudur: Uşşak dörtlüsünün ikinci derecesi, aslında 1 komadan daha pest'tır. Yani Uşşak dörtlüsünün birinci sesi ile
ikinci sesi arasındaki ilk aralık 8 koma (K) değil 6-7
koma kadardır. Arıcak bu aralığı yazacak işaretimiz olmadığından ‘’K’’ gösterir, fakat tatbikatta ikinci dereceyi
daha pest basarız. Halbuki Nişabur
'da ilk aralık, yani birinci ve ilinici
dereceler arası, tam 8 koma (K) 'dır. Bu bakımından Nişabur dörtlüsü Uşşak dörtlüsünden ayrılır ve kişilik
kazanır.
Nişabur beşlisi, 26 komalık eksik bir beşlidir ve
bildiğimiz gibi dörtlünün tiz tarafına bir tanini ilavesi değil bir bakiye
ilavesiyle yapılmıştır. Bu bakımdan basit bir beşli değildir. Ayrıca kişilik
kazanmasının bir sebebi de budur.
Bu konuda,
evvelkilerden ayrı olarak incelediğimiz bazı başka çeşit dörtlü ve
beşlilerin, daha evvel incelediğimiz
altı çeşit dörtlü ve beşliden farklarını öğrendik. Bu beşlilerden Segah
ve Müstear beşlisi hariç, diğerleri bir dörtlünün tiz tarafına bir
"T" eklenerek yapılmamıştır.
Müstear, Segah
ve Nişabur beşlisinden başkasının dörtlüsü de tam
dörtlü değildir. Bu dörtlü ve beşliler evvelkiler kadar kuvvetli bir karar
hissi vermezler v e bunlarla basit makam yapılmamıştır. İşte sayılan bütün bu
sebepler dolayısıyla, bu dörtlü ve beşliler, evvelki tam dörtlü ve beşlilerden
ayrılır.
DİZİ
VE DİZİNİN SESLERİNİN İSİM VE GÖREVLERİ:
Batı
müziğinde dizi, herhangi bir sesten başlayıp,
çıkıcı veya inici olarak 8 komşu notanın hiç kopmadan sıralanmasıdır
diye tanımlanır.
Türk
musikisinde ise dizi, bir dörtlü ile bir beşlinin ya da bir beşli ile bir
dörtlünün birbirine eklenmesinden meydana gelen 8 komşu notanın hiç kopmadan
sıralanmasıdır, diye küçük, fakat önemli bir farkla tanımlanır.
Dörtlü ile
beşlinin veya beşli ile dörtlünün ek yerindeki ses (nota) ortak olduğundan dizi
9 ses değil 8 sestir.
Musikimizde
var olan çeşitli dörtlü ve beşlileri uç uca ekleyip çok değişik makam dizileri
meydana getirebiliriz. Arıcak Türk zevki bunların kulağa hoş gelenlerini
kullanmış, rasgele çeşnileri ekleyip hoş olmayan dizileri kullanmamıştır. Türk
musikisindeki dizilerde birer başlangıç sesleri vardır. Ayrıca dizide yer alan
her sesin sesin bir ismi ve o diziye göre görevi
bulunur. Diziyi meydana getiren her sese genel olarak derece denir. Sonra bu
dereceler makam dizisindeki görevlerine göre ayrıca isim alırlar. Dizilerimiz çıkıcı veya inici olabilirler.
Fakat esas olan çıkıcı şeklidir. Böylece
dizisinin en pest sesi (yeden hariç) l. derece olur. Diğer sesler de buna göre
sıralanır.
1. derece: (Karar perdesi, Durak sesi) Türk
musikisinde bütün makamlar istisnasız dizilerinin 1. dereceleri üzerinde
sonuçlanırlar. Bu bakımdan dizinin en önemli derecesi 1. derece yani karar
perdesidir.
2. derece: (Durak üstü) Görevi
durak gibi önemli değildir. Bazı makamlarda karakteristik asma karar asma karar
yeri olabilirler ve o zaman önem kazanırlar.
Bazı bileşik makamlarda 3. derece güçlü olduğu zaman da güçlü altı adını
alırlar.
3. derece: (Orta perde) 2. derece
gibidir. Görevi çok önemli değildir. Ancak bazı makamlarda karakteristik
"asma karar perdesi olduğu zaman önem kazanır. Mesela Hüseyni makamının 3.
derecesi olan Çargah perdesindeki asma karar gibi.
Bazı bileşik makamlarda güçlü olduklarında çok önem kazanırlar. 4. derecenin güçlü olduğu makamlarda güçlü
altı ismini alırlar.
4. derece: Bunun için iki durum vardır:
a-) Dizinin altında dörtlü, üstünde beşli
varsa, 4. derece dizinin ek yerindedir ve güçlü adını alır. Güçlünün önemi
durak perdesine yakındır.
b) Dizinin, altında beşli, üstünde dörtlü
varsa, 5. derece güçlü, 4. derece güçlü
adını alır ve önemi kaybeder. Mesela Hüseyni makamı dizisinin güçlüsü 5. derecedir.
5.derece: Yine iki durum vardır:
a)
Dizinin altında dörtlü, üstünde beşli varsa, 4. derece güçlü, 5. derece
güçlü üstü olur. Mesela uş dizisinde 5. derece güçlü
üstüdür.
b)
Dizinin altında beşli, üstünde dörtlü varsa, 5. derece güçlü olur ve
önemi büyür. Mesela Hüse dizisinin 5. derecesi
güçlüdür.
6.derece: Özel bir ismi yoktur. 5. derece güçlü
olan dizilerde güçlü üstü olur. Mesela Hüseyni dizisi 6. derecesi güçlü
üstüdür. Bazı makamlarda asma karar perdesi olarak da kullanılmıştır.
7.derece: (Yeden) Bu sözün anlamı, bir şeyi bir
yere çekip götürmektir. Gerçekten de 7. derece nağme (8.
dereceye doğru sürükler. Fakat Türk musikisinde hiçbir makam, dizinin sekizinci derecesinde bitmez,
derecenin bir oktav pesti olan 1. derecede biter. Dolayısıyla 7. derecenin
yedenliği nazariyatta kalır. Türk musiki makamları 1. derecede
sonuçlandıklarına göre, 7. derecenin bir sekizli pestindeki
yani durağın altındaki derece ile aynı ismi taşıyan perde asıl yedendir.
Özellikle basit makamlarda 7. derece diyez ve bemol gibi i taşıyorsa, durağın
altındaki asıl yedende aynı işareti taşır. Yeden 'in görevi önemlidir.
8.derece: {Tiz durak) İnici
makamlarda ve dizi genişlemelerinde çok önemlidir. İnici makamlarda …? derece güçlü görevindedir. Bu
sebeple önem kazanır. Batı müziğinde eserlerin 8. derecede bitebilmesine muk..? Türk musikisinde mutlaka 1.
derecede karar ederler.
YEDEN ÇEŞİTLERİ:
Batı
müziğinde bir çeşit yeden vardır. Bu yeden durak perdesinden bir isim yarım ses
aşağıdadı karar perdesiyle yeden arasında yarım ses
uzaklık vardır. Türk musikisinde se iki çeşit yeden vardır.
1)
Yarım
sesli yeden: Durak perdesinden yarım ses aşağıdadır. Fakat Türk musikisinde
4,5 koma aralık olmadığına göre, yarım sesli yedenler bazı makamlarda durakla
arasında 4 koma, bazı makamlarda yine durakla arasında 5 komalık uzaklık
bulunan yedenlerdir. Mesela, rast makamının durağı ile yedeni arasında 5
komalık, mahur makamının durağı ile yedeni arasında ise 4 komalık bir uzaklık
vardır.
Yarım sesli yedenlerin verdiği bitiş
hissi kesindir.
2)
Tam sesli
yeden: Kara (durak) perdesinden bir tam ses aşağıdaki yedendir. Bu çeşit
yedenin durakla arasında 9 komalık bir uzaklık vardır. Tam sesli yedenlerin
verdiği karar hissi daha zayıftır. Mesela uşşak makamı.
Musiki lisan gibidir. Musikide de
lisanda olduğu gibi kelimeler, cümleler, yarım cümleler, sorular, cevaplar
vardır. Bunlar (?,.,!) noktalama işaretleri ile yazıya
aktarılırlar. Musikide ise bu işi kararlar götürür. Türk musikisinde üç çeşit
karar vardır.
1-
Tam Karar: Herhangi
bir eserin en sonunda, bazen müzik cümlesinin sonunda ve mutlaka eserin makam
dizisinin l. derecesi üzerinde yapılır.
Tam bir bitiş hissi verdiği için, sözün bitişi gibidir. Nokta'nın karşılığı olduğunu söyleyebiliriz.
Tam karar, bir makamın en önemli perdesidir.
2-
Yarım karar (Muvakkat karar): Basit
makamlarda, makam dizisini meydana getiren çeşnilerin ek yerindeki perde
güçlüdür. Bazı bileşik makamlarda 3. derece güçlülük görevini almıştır. İnici makamlarda da, istisnalar hariç,
genellikle 8. derece güçlü perdesidir.
İşte yarım kararlar her makamın güçlü perdesi üzerinde yapılır. Görevi
durak perdesine yakın önemdedir. Yarım kararlar durak kadar kuvvetli bitiş
hissi vermez. Lisandaki zaruri cümleler gibidir. Sözün bir kısmının bittiğini,
fakat daha söylenecek şeyler olduğunu ifade eder tarzdadır. Noktalamada (,)ve
(;)'e benzetilebilir. Yarım karar genellikle eserlerin zemin sonunda yapılır.
3-
Asma karar: Hangi perde üzerinde
yapılacağı kesin değildir. Her makama
göre değişir. İnici makamlarda tiz durak
güçlü olduğuna göre, ana dizinin ek yerindeki perde asma karar perdelerinden
biri olur. Fakat diğer asma kararlar her makamda genellikle birden fazla ve her
makam için değişiktir. Asma kararların verdiği bitiş hissi yarım karardan daha
zayıftır. Asıntıda kalmış bir duygu uyandırır. Sual, ünlem, hitap vb. gibi musiki
cümlelerine uygundur ve bu tip musiki cümlelerinin sonunda bulunur.
DİZiLERiN GENiŞLEMESi:
Bir dizi en az sekiz sesten meydana
gelir. Bu sekiz sesli dizi bir eseri bestelemek için teorik açıdan yeterli
olabilir. Ancak konuyu teknik ve estetik bakımdan ele alacak olursak sekiz
sesin yeterli olamayacağı anlaşılacaktır. Hemen her müzikal etinde 15-20 ve
insanlarda 13-14 hatta ses sanatçılarında 15-16 ses bulunabilir. Hem bu imkandan faydalanmak, hem musiki ifadesini daha geliştirmek,
hem de yalnızca sekiz sesli bir dizideki iki çeşninin yaratabileceği az
renkliliği çok renkliliğe doğru zenginleştirmek için diziler genişletilir. Bu genişlemeler
makamına göre üç şekilde yapılmıştır.
1-
Simetrik (Nazari) genişleme): Bu tarz genişlemede dizinin alt kısmını
meydana getiren durak üstündeki dörtlü veya beşli tiz durağın üst tarafına veya
dizinin üst kısmını meydana getiren dörtlü veya beşli durağın alt tarafına
aynen göçürülürler. Yerindeki dörtlü veya beşli ile simetriği arasında bir
sekizli fark vardır. Sesler ve işaretler sekizli farkla aynıdır. Ancak
perdelerin isimleri bazı kere değişir, bazı kere de aynı ismin
başına tiz ya da
kaba kelimeleri getirilerek mesele hallolur.
2- Yeni
dizi oluşturma: Bu
çeşit genişlemede güçlü üstünde bulunan kısım (çeşni) bir dizinin alt kısmı
gibi kabul edilir. Yani güçlü yeni meydana gelecek dizinin durağı gibi
düşünülür ve tiz durağın (ki yeni dizi güçlüsü durumundadır) üstüne yeni
oluşacak dizinin üst kısmı olmak üzere gerekli dörtlü ve beşli getirilir.
Böylece güçlü üzerinde yepyeni bir dizi meydana gelmiş olur. Eski diziye ana
dizi denir. Esasen bir zaman so..?
ana diziye dönülüp karar edilecektir.
Hicaz makamının yeni dizi oluştumak tarzındaki genişlemesi.
1- Ödünç alma: Bu tarz
genişlemede, komşu bir makamın genişlemesi aynen ödünç alınır. Örnek: Uşşak makamı pest taraftan aynen Rast makamı gibi, Yegah
perdesine bir Rast beşlisi getirilerek genişletilmiştir. Yegâhtaki bu beşli
Uşşak makamının yapısında yoktur. Yani simetrik bir genişleme değildir. Yine bu
genişleme yeni dizi oluşturma tarzındaki genişleme sonucu meydana gelmediği
gibi, genişleme yapıldıktan sonra da herhangi bir dizi meydana gelmez. O halde
bu genişleme, Uşşak makamının yakın
komşusu olan 1. makamından ödünç alınmıştır.
Çünkü Uşşak dörtlüsünün 1 tanini pest tarafında
Rast beşlisi bulunmaktadır.
Örnek: Uşşak makamının pest taraftan genişlemesi.
MAKAM:
Dizinin bir dörtlü ile bir beşliden ya
da bir beşli ile bir dörtlüden meydana geldiğini biliyoruz. Bu di..? en önemli perdeler durak,
güçlü, ve asma karar perdeleridir. İşte makam, bir dizide durak ve güçlünün
önemini belirtmek ve diğer kurallara da bağlı kalmak şartıyla nağmeler meydana
getirerek gezinmeye denir.
Dizi makamın esasını teşkil eder.
Fakat dizide belli kurallarla gezinilmezse makam meydana gelmez. Yani dizi
statik, makam aktiftir. Başka bir tarifle makam, bir dizi de, güçlü, asma karar
münasebetidir. Dizinin bir sesinin (derecesinin) bir kimliği (hüviyeti), bir de
görevi vardır. Kimlik ve görevin bulunduğu sesten bir sese geçmesi halinde
mutlaka bir makam geçkisi var demektir.
Makamlarımız üç gruptur:
1-
Basit Makamlar
2-
Göçürülmüş (Şed)
Makamlar
3- Bileşik (Mürekkeb) Makamlar
Bu grupların her biri kendi sıraları
geldikçe ayrıca incelenecektir.
AYAK,
MAKAM KAVRAMLARI
İleride tek tek inceleyeceğimiz
"Makam" terimi Türk müziği ile uğraşanlar ve dinleyenler tarafından,
kısacası toplumumuzda benimsenmiş ve bilinen bir olgudur. Bir İtalyan, İspanyol
ve Portekizli bir müzisyene ‘’MODO", bir Fransız'a "MODE"
dendiği zaman, veya "Majör-Minör"
terimlerini kullandığımız zaman, bizdeki basit makamları, "Tonalite"
(Fr), "Tonality" (Ing),
"Tenalita"
(Ital.) denildiğinde de Göçürülmüş makamları
izah etmek az çok mümkün olacaktır.
Her şeyden önemlisi, Türk müziği ile
bilinçli olarak uğraşan kesime, herhangi bir makamda şarkı veya türküyü ifade
ederseniz, onun hangi ses dizisinde olduğunu, güçlü, durak, yeden gibi
kavramlarının neler olduğunu hemen anlayacaktır.
Özel bir kavram olan 'Ayak" kelimesi ise, çeşitli yörelerde,
değişik anlamlar için kullanılmaktadır. Bunun bir makam karşılığı olarak
kullanıldığı durumlarda bile tamamen yöresel ve değişik makamlar ifade
dildiğini görmekteyiz. Mesela;
"Kerem", veya "Müstezat" ayağı dendiğinde, birçok makam ifade edilmeye alışılmaktadır.
Ayrıca Halk Müziği repertuarındaki
bütün türkülerin makamsal yapılarını ayaklarla izah edebilecek terminoloji de henüz
oluşmuş değildir.
AYAK
KAVRAMI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR VE GÖRÜŞLER:
Türk dilinde "Ayak"
kelimesi, pek çok anlamlarda kullanılmaktadır. Aşağıda çeşitli kaynaklardan
alınan Ayak" kavramı ile ilgili açıklamalar verilmiştir. Konumuza yakın ilgisi olan, Türk Halk Edebiyatında
ve geleneksel Türk Halk Müziğinde,
"Ayak" kavramı üzerinde geniş bir şekilde durmak gerekmektedir. Ayrıca çeşitli araştırmacı ve müzikologların
bu konudaki görüşleri
sunulacaktır.
AYAK:
1. Katiye (Trabzon, Niksar, Tokat)
2. Bir maninin ezgisine uyar şarkı ki,
maniden önce sonra teganni edilir (Gaziantep)
3. Kadeh, bardak, uzun kulplu maşrapa (Bursa,
Samsun)
4. Samimi komşu (Balıkesir)
İnsanlarda ve hayvanlarda, vücudun
durmasını ve yürümesini sağlayan organ. Vücudun bacaktan ayak bileğiyle ayrılan
son ve alt kısmı.
Masa, iskemle vb. eşyanın yerden
yüksek durmasını sağlayan destek. Merdiven basamağı.
Türkiye'de metrenin kabulüne kadar kullanılan
yarı arşın uzunluğunda (30,5 cm.) bir ölçü
Uzun veya kısa heceli belirli bir hece
grubuna ayak denir.
Halk şiirinde katiye karşılığı ayak
terimi kullanılır. Katiyeye neden ayak denildiğini
bir saz şairi şöyle açıklamaktadır. "....Deyişlerdeki
ayaklar, barlar ile halaylardaki ayaklara (ayak figürlerine) benzerler. Bir
oyundaki ayaklar nasıl başka oyunlardan ayrılırsa, bir deyişin ayakları da
ötekinden ayrı olur". Saz şairleri, deyişlerinde, irticale
uyarak, katiyeye dikkat etmedikleri halde değişmelerde
(saz şairlerinin, yarışma niteliği taşımayan,
karşılıklı şiir söylemeleri) ve karşılaşmalarda (saz şairlerinin yarışması, İmtihan olması)
birbirlerini bağlamak (karşılama sırasında, bir saz şairinin karşısındakinin
sorduklarını bilmemesi ya da aynı uyakla karşılık verememesi) karşısındakini
güç duruma düşürmek için akla gelmedik uyak oyunlarına başvurulur. Ayak açarak,
karşısındakini güç durumda bırakmak isterler.
Türk Halk ezgilerinde ve edebiyatında başlangıçta
hazırlama amacıyla verilen sözlü ya da müzikli kısım.
Türkü ayağı: Yalnız saz veya bağlama ile giriş yapılır
(Türkü melodisinin saz ile gösterilmesi). Türk Sanat müziğinde Aranağme
karşılığı.
Başlangıç-Ayak: Yalnız saz ile deyiş
tarzında çalış (ritmik), türküye başlamadan önce usulsüz olarak bir küçük saz
gösterisi ile ton belirleme ve türküye girme. Sanat müziğinde taksim'in
karşılığı.
Aşıt (Ayak), türkülerinin ve
kullanılış sıklıklarının saptanması; Batıda aşıtlar salt ölçütlerin büyük ya da
küçük olmasına göre, Majör-Minör olarak ayrılır. Türk halk ezgilerinde
karşılaştığımız ve yerli sanatçılar tarafından çoğunlukla ayak olarak nitelenen
aşıtları türlere göre ayırırken, batılıların ölçeği yetmemekte, ayrıca artık
ikili aralığı olan aşıtlarla, eksik
sesli aşıtları ayırmamı z gerekmektedir.
Ayaklar, (Dizler), Türk halk müziğindeki ezgilerde, belli karakteristik sesleri bünyesinde
bulunduran dizi grupları vardır. Genellikle bu gruplara "Ayak"
denilmektedir.
Uzun süre Türk halk müziğinin belli
kural ve kalıplara dayandırılmasının sakıncalı olduğu ileri sürülmüştür. Bu
iddia bir yere kadar doğrudur. Çünkü
halk müziği, önceden belirlenmiş kurallara göre oluşmamıştır. Ezgileri yakan kişilerin çoğunun, hatta
tamamının müzik eğitimleri yoktur. Bazıları okuma yazma bile bilmezler. Ancak ezgilerimize baktığımızda, dizi
özelliklerine, yani seslerin birbirleriyle olan ilişkilerin göre grupların
oluştuğunu görüyoruz.
Dizi-Ayak adlarının ne amaçla
konduğu, kim tarafından konduğu
bilinmemektedir. Bu adlar yöreden yöreye
de değişik olarak söylenmektedir. Bazı diziler ezgi süresince değişmezken, ezgi
süresince birkaç dizinin kullanıldığına da rastlanmaktadır.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında,
"Ayak" kavramı yerine, Makam dizileri için, makamın adıyla dizi
birlikte isimlendirmek daha doğru olacaktır kanısındayım. Mesela; Garip ayağı. yerine, Hicaz Dizisi, Hüseyni ayağı yerine Hüseyni Dizisi
demenin daha akıl karı olacağı inancındayım.
Ancak,
bu noktada önemli bir konunun unutulmaması gerekmektedir. Makam kavramını
açıklarken dizi ile makam arasındaki ilişkiyi açıklamıştık. Makam bir dizide
belli kurallar çerçevesinde gezinmeye denir.
Her makamın kendine
özgü kuralları mevcuttur.
Bu yüzden dizi ile makamı karıştırmamak gerekir. Aslında birbirini takip eden
bir sekizli dizisinin bir makam olduğu da düşünülebilir. Zira bu dizinin durağı güçlüsü, yedeni ve
diğer rol oynayan bütün sesleri vardır. Elimizde bir makamın tam bir çatısı
mevcuttur. Fakat sadece çatısı mevcuttur.
Türk Musikisinde makam, böyle dizilerin asırlar boyunca kullanılış
hususiyetleri belirgin zevkleri ile teşekkül etmiştir. Ancak diziyi makamdan ayıran özelliklerin
başında her makamın kendine özgü kuralları olmasıdır. Aynı diziyi kullanan
birçok değişik makamımız mevcuttur. Mesela: Uşşak Makamı ile Bayatli makamları, Hüseyni Makamı ile Muhayyer makamları dizileri
hemen hemen aynı dizileridir. Ancak kullanım oluşum şekilleri değişiktir.
SEYiR: Bir
dizide makam meydana getirmek üzere gezinmeye seyir denir. Üç türlü seyir
vardır.
1-
Çıkıcı
seyir: Durak perdesinden, durak civarından veya durağın altındaki
seslerden başlayan ve tize doğru çıkıcılık gösteren seyirlerdir.
Mesela Rast makamı.
Eğer seyir durak civarından başlanmamışsa bile hemen durağa yönelir.
2.
İnici-Çıkıcı
seyir: Güçlü civarından başlayan seyirlerdir. Bu seyirler hem çıkıcılık,
hem de inicilik gösterirler. Mesela Suz'nak makamı.
Eğer seyr'e
güçlü civarından başlanmamışsa hemen güçlüye yönelinir.
3.
İnici
seyir: Tiz durak ve civarından başlayıp pest'e
doğru inicilik gösteren seyirlerdir.
Eğer seyre tiz durak civarından
başlanmamışsa, hemen tiz durak makamına yönelir. Mesela mahur makamı.
DONANlM: Her makamın, bit dizisi olduğunu, bu
dizide dörtlüler, beşliler halinde birbirinden farklı aralıklardan meydana
gelmiş çeşniler bulunduğunu öğrendik. Bu farklı aralıkların ve çeşnilerin bir
takım değiştim işaretleri ile sağlandığını da biliyoruz. İşte her makam
dizisinde dörtlü ve beşli halindeki çeşnilerin içerdiği ve eserin sonuna kadar
geçerli olan diyez ve bemol şeklindeki arızaları, eserin notasının, anahtardan
hemen sonra gelen yerine yazılır. Buna donanım denir. Donanım'da önce bemoller,
sonra da diyezler yazılır. Bemollerin yazılışında SI-MI-LA-RE-SOL-DO-FA; diyezlerin
yazılışında ise FA-DO-SOL-RE-LA- Mİ-Sİ sırası izlenir. Donanımdaki değiştirme
işaretleri bu sıraya göre yazılır. Örnek: Hüseyni makamı donanım/ Eğer eserde
geçici geçkiler varsa, bunlar eser içinde gerekli işaretlerle
değiştirilerek gösterilir. Fakat eğer geçki sürekli
ise, sürekli geçkinin başladığı yerde eski donanım önce bekar
işaretiyle atılıp hemen yanına yeni makamın donanımı yazılır. .
Diyez ve
bemoller hangi nota içinse, o notanın bulunduğu çizgi ve aralıklar tam
ortalarından geçecek şekilde yazılır. Örnek: Hüseyni makamından kürdü makamına
sürekli geçki.
USÜL
RAKAMLARI: Portenin başında, donanımdan hemen sonra üst üste yazılmış
rakamlar bulunur. Bunlara usül rakamları denir ve
eserin hangi usül ile ölçüldüğünü gösterir. Üstteki
rakam usülün kaç zamanlı olduğunu, alttaki ise her
zaman için alınan birimi ifade eder (Günümüzde usül
için ölçü tabiri de kullanılmaktadır). Notanın sol üst köşesine usülün ismi yazılır. Çünkü aynı zaman sayısına sahip olduğu
halde ismi ve vuruluşları farklı usüllerimiz vardır.
Portede her usülün
bittiği yere bir dikey çizgi çekilir. Bu
çizgiye ölçü çizgisi denir. İki ölçü
çizgisi arasındaki kısma da ölçü adı verilir. Genellikle büyük usüllerde ve istenirse küçük usüllerde
o usülü meydana getiren küçük usüllerin
bittiği yere noktalı ve usülün tümünün bittiği yere de
düz bir veya iki çizgi konulur. Bazen noktalı çizgi yerine düz çizgi tercih
edilir. Fakat o zaman usülün tümünün bittiği yere
mutlaka iki ölçü çizgisi çekilmelidir.
TÜRK MÜZİGİ'NDE
MAKAMLAR
Evvelce öğrendiğimiz
dörtlü ve beşlilerin değişik şekillerde birbirine eklenmesi ile makam dizileri;
belli kurallar içinde bu dizilerin kullanılmasıyla da makamlar meydana gelir.
Türk Müziğinde makamlar üçe ayrılır:
1- Basit Makamlar
2- Göçürülmüş (Şed Makamlar)
3- Bileşik (Mürekkeb) Makamlar
Türk Müziği Makamları yukarıdaki gibi üç gruba ayrılmasına
karşın, Türk Halk Müziği çerçevesinde makam kavramı Ayak olarak
kullanılmış, birçok makamımız bir ayakaltında
ifade edilmiştir. Makamları incelemeden
önce halk müziğin de ayak olarak ifade edilen makamlarımız aşağıdaki listedeki
gibidir.
En çok kullanılan makamlar ve bunların "Ayak''
olarak belirtilen adları aşağıdaki gibi karşımıza çıkmaktadır.
CURA: Bağlama ailesinin
en küçük sazıdır. 7-16 perdesi ve 3-6 teli bulunmaktadır. Genellikle altı
tellidir. Tek telli veya altta iki, ortada iki, üstte ise tek telli olanlarının
yanı sıra iki telli olanları da vardır. Bağlama ..? bozuk düzenlerine akort edilir. İki telinin akort düzeni alt
tel (La) üst tel (Re)'dir. Altta iki tane çelik 0, 15
mm. ortada iki tane çelik 0,20 mm. Üstte iki tane çelik 0,13 mm olmak üzere 3
sıra altı telli olabileceği gibi kullanım; göre tel sayıların da değişiklik
yapılabilmektedir.
BAĞLAMA CURASI: La
sesine akort edilir. Bağlamadan bir oktav tamburadan ise beş ses tizdir. Form
boyu 26,5cm, sap boyu 35cm, tel boyu 56cm, form eni ve derinliği 15,5 cm'dir.
TANBURA CURASI:
Re sesine akort edilir. Tambura'dan bir oktav, bağlama curasından dört s daha
tizdir. Form boyu 22,5cm, sap boyu 30cm, form eni ve derinliği 13,5 cm'dir.
BAGLAMA'NIN YAPISI VE
BÖLÜMLERİ
Bağlama kullanım amaçlarına göre birbirinden farklı tür ve
boylarda olur. Günümüzde kullanılan bağlama çeşitleri genellikle yukarıda
belirtilen isimlerle karşımıza çıkmaktadır.
Günümüz bağlamasının belli ölçülerde standart
sayabileceğimiz türleri profesyonel ve toplu icraların başlaması ve bilinçli
bağlama ustalarının katkılarıyla oluşmuştur.
Bağlama yapımında iyi ses veren kaliteli estetik yapımıın yanı sıra belli standartlar aranmaya başlanmıştır.
Bu konu üzerinde ilk bilimsel çalışmaları Cafer Açın başlatmıştır. 1975 yılında İ.T.Ü.Türk Müziği Dev
Konservatuarı'nın kurulmasıyla bu konservatuarda Çalgı Yapım Bölümü Cafer Açın
tarafından açılmıştır. Açın yaptığı çalışmalarla bağlamanın ölçülerini formüle
etmiştir. Ayrıca perde aralıklarının hesabı, çıkan sesler ..?
frekansları, bağlama ailesi boyları, kullanılacak tel
kalınlıkları gibi hassas ölçümler yapmıştır. Cafer Açın’ın
bağlamadaki denge ve oranları Tablo 2 'de gösterilmiştir.
Günümüz bağlama yapımcıları yapım geleneği ile kendi
yöntemlerini ve Cafer Açın’ın ölçülerin uygulayarak,
belli standartlarda bağlama yapmaktadır. Bilimsel olarak yapılan hesaplarda
yüzyılların deneyiminin sentezinden günümüz bağlaması ortaya çıkmıştır. Bağlama
yapımında teknolojinin gelişmesiyle iş bölümü de gelişmiş, bağlama parçaları çeşitli birimlerde
yapılmaya başlanmıştı. Bağlama yapımındaki pratik el aletleri yanı sıra ağaç
işlerinde kullanılan planya tezgâhları, tornalar, dekupaj makineleri,
elektrikli ve motorlu el aletleri kullanılmaktadır. Bağlama yapımında işe tekne ile başlanır.
Tekne: Eskiden
oyma olarak yapılan tekneler yerini bugün daha çok yaprak (çenber)
bağlamaları bırakmıştır. Oyma tekneden söz edildiğinde ağaç kütüğünün oyulması
akla gelir. Bu da iki türlüdür. Birineci..? teknenin derinliğini kurtaraacak kalınlıkta bir ağaç kütüğü tekne formundan sap
payı bırakılacak şekilde kesilir. Bu kütüğün içi özel aletlerle oyulmak
suretiyle işlenerek bağlama teknesi biçimine getirilir. İkincisi yarma teknedir.
Daha çok tercih edileni de budur. Teknenin yarma olabilmesi için kütüğün geniş
çaplı olması gerekir. Çünkü hem gevrek tabir edilen cinstendir hem de
oyulduktan sonra damarları teknenin enine paralel olarak halkalar şeklinde
desenler meydana getirir. Bu tür teknelerin estetik bir görünüm kazandığı gibi
ses ve tınıyı daha net ilettiği inancı yaygındır.
BAGLAMA AİLESİ VE
TÜRLERİ
Bağlama ve Ailesi sazlarını tanıyabilmek için önce bu
sazların atası olarak bilinen KOPUZ'un tanınması
gerekir.
İnsanlar, su kabağının üst kısmına ince deriler gerdirip sap
ilave etmişler ve kiriş tellerini deri üzerinden geçirmek sureti ile sesin daha
net çıkmasını sağlamışlar. Yay ile çalınanlara "IKLIĞ" parmak veya mızrap türünden maddelerle
çalınan türlerine de "KOPUZ" adını vermişler.
IKLIĞ yaylı sazların,
KOPUZ ise mızraplı sazların atası olarak bilinmektedir. Kopuz,
sonraları su kabağı yerine armudumsu şekilde ağaçlardan oyularak
yapılmış, üzerine yine deri gerilmiş, kiriş teller takılarak uzun yıllar
çalınmış, daha sonraları da derinin yerini ağaç (göğüs-ses tablosu), kiriş
tellerinin yerini ise metal teller almıştır.
Mızraplı sazların atası alarak bilinen Kopuz, Türklerin en
eski sazlarından biridir. En az 15 asırdan beri kullanılmış olan bu ünlü
mızraplı saz, bugün yerini Anadolu'da bağlama ve ailesi sazlarına bırakmış
olmakla beraber, Orta Asya ve Sibirya Türkleri tarafından halen
kullanılmaktadır. Bağlamanın ses sahası 2,5 oktav olup, ses tablosu üzerine
yapıştırılan ilave perdeler ile ses sahası 3 oktava çıkarılabilir.
Bağlama ailesi sazlarını büyükten küçüğe aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz.
MEYDAN SAZI:
Meydanlarda çalınmasından dolayı Meydan Sazı denilmiştir. 12 teli bulunması
nedeniyle bazı yörelerde 12 telli sazda denilmektedir. Meydan sazı bağlama
ailesinin en büyük sazıdır. La sesine akort edilir. Form boyu 52,5cm, sap boyu
70cm, tel boyu 112cm, form eni ve derinliği 31,5 cm'dir. En ince teli 0,35 -
0,40 numaradır. Çoğunlukla kalın bam telleri kullanılır.
DİVAN SAZI:
Meydan sazından biraz daha küçüktür. Dokuz telli ya da yedi telli olarak
kullanılabilir. Meydan sazından dört ses daha tiz akort edilir. Form boyu 49
cm, sap boyu 65 cm, tel boyu 104 cm, form eni ve derinliği 29,5 cm'dir. Altta iki tane çelik 0,30 mm, bazen bunların yanına üste gelecek
şekilde bam teli takılabilir. Ortada bir tane çelik 0,20 mm, bir tane
kalın sırma üstte bir tane 0,30 mm, bir tane kalın sırma olmak üzere 3 sıra da
6 ya da 7 tellidir.
ÇÖGÜR: Divan
sazına yakın büyüklükte 9 ile 6 tel takılmakta ve 15 kadar perdesi
bulunmaktadır. Akordu alt iki tel(La), orta iki tellerin birisi(La) diğeri
ise(Re), üst teller ise(Sol) sesine akort edilir. Çöğür ile Nefes, Ayin ve
Semai gibi havalar çalınır. Bugün daha çok curası kullanılmaktadır. Çöğür curası, çöğürün bir oktav daha tizi ve
küçüğüne denir.
BAĞLAMA: Adını
alan ailenin temel sazıdır. ı7-24 perdesi vardır. Meydan sazından bir oktav,
Divan Sazından ise beş ses daha tizdir. 6-9 tel takılır. Alt telleri(La) sesine
akort edilir. Düzen değişikliklerinde orta ve üst tellerin akortları
değiştirilir. Form boyu 42cm, sap boyu 55cm, tel boyu 88cm, form eni ve
derinliği 25 cm dir. Altta iki tane çelik 0,18 mm ve
bir ince sırma. Ortada iki tane çelik 0,25 ya da 0,28 mm çelik tel. Üstte bir
tane çelik 0,18 mm ve bir kalın sırma olmak üzere 3 sıra 7 tellidir.
BOZUK: 15- 18
perdesi vardır. Üçerli gruplar halinde 9 tel takılır. Bağlama ebatlarındadır.
Ortaya iki sarı ve bir ince çelik tel, üste ve alta ise birer kalın sarı ve
ikişer çelik tel takılır. Sarı teller çelik tellere göre bir oktav daha pest akortedilir. Genellikle
Güney ve Ege yörelerimizde bozuk olarak bilinir ve çalınır. Bozuk düzeni
oldukça yaygındır. Akortları ise alt (La), Orta (Re) ve üst (Sol) seslerine
düzenlenir.
ASIK SAZI: Aşıkların (Halk Ozanlarının) çalmış oldukları bağlamaya aşık
sazı denilmektedir. Normal bağlamaya göre sapı daha kısadır. 13-15 perdesi
vardır. Dip perdesi (Re) değil Do'dur. 6-9 telli olarak kullanılır.
TANBUR:
Bağlamadan daha küçüktür. Divan sazından bir oktav tizdir ve divan sazının
curası olarak bilinir. Bağlamadan da dört ses daha tizdir. Alt (Re) orta (Do)
seslerine akort edilir. Form Boyu 38cm, sap boyu 50 cm, tel boyu 80 cm, form
eni ve derinliği 22.8 cm'dir. Altta iki tane çelik
0,20 mm ve bir in ce sırma. Ortada iki çelik 0,30 mm bazen üstteki 0,30 yeri ne
kalın sırma ve bam takılabilir. Üstte bir çelik 0,20 ının, bir kalın sırma olmak üzere 3 sıra 7 tellidir.
MÜZİKTE KULLANILAN
BAŞLICA İŞARETLER
DİYEZ İŞARETİ: Önüne geldiği (konulduğu) notanın sesini
yarım ses tizleştirir. (inceltir)
BEMOL İŞARETİ: Önüne geldiği (konulduğu) notanın sesini
yarım ses pestleştirir. (kalınlaştırır)
1 SEKİZLİK SUS (ES) İŞARETİ: Bir sekizlik zaman susulacağını
ifade eder.
1 DÖRTLÜK SUS (ES)
İŞARETİ: Bu işarette bir dörtlük zaman susulacağını ifade eder.
RÖPRİZ (DÖNÜŞ) İŞARETİ: İki işaret arası yeniden çalınır ya
da icra edilir veya da bu işaretler arasındaki notalar işaretler üzerindeki
nokta sayısı kadar tekrar çalınır.
TİTRETME: Dikey yatan ve çıkan oklar arasındaki titreşimi
ifade ettiği için bu işareti gördüğümüz zaman o yerde titremeği muhakkak
yapmalıyız. Bu işaretin adına titretme işareti diyebiliriz.
NATUREL (BEKAR) İŞARETİ: Önüne
geldiği notayı doğal hale dönüştürür. Şöyle de diyebiliriz: önceden bemol ya da
diyez almış olan notayı doğal haline döndüren işarettir.
TRAMOLA İŞARETİ: Bu işaret hangi notanın üzerinde ise nota
mızrap ile titretilir.
KOMA İŞARETİ: Ek perdesine halk dilinde çeyrek perde
denildiği için, çeyrek perde kullanılacak yerde, bizim bu usülde
yalnız Ç harfi kullanmaktayız.
DOLAP İŞARETİ: İki dolabın arasındaki notalar tekrar
çalınır. Daha fazla çalınması gerekiyorsa dalobın
yanına rakam konur ve o kadar tekrar edilir.
KODA İŞARETİ: Bu da dolap gibi tekrar ettirme görevini
yapar. Ancak alttaki sonra gelen işaretten yukarıdaki işarete geçilir ve ilk
işaret yokmuş gibi dikkate alınmaz. Şekil 22’ye bı
sıralamaya göre üstten aşağı sırasıyla bakınız.
USULLER
Portenin başına sol anahtarından sonra yazılan sayılara USUL
veya USUL GÖSTEREN RAKAMLAR denir. Usullerde üstteki rakamlar zamanı alttakiler
ise usulün zaman birimini belli eder.
USULLER 3 ESAS GRUPTA
İNCELENİR
1.
Basit (Ana) usul 2. Bileşik Usul 3.
Karma usul
Basit (Ana usul): Her vuruşu bir dörtlük nota ile
gösterilir. Her vuruş kendi arasında iki tane sekizlik notaya ayrılır. Basit
(Ana) usuller türk musikisinin temelini teşkil eder.
Bileşik usul: Her
vuruşu bir noktalı noktalı dörtlük ile gösterilir.
Her vuruş kendi arasında üç tane sekizliğe ayrılır.
Karma usul: İçerisinde belli bir düzende basit (ana) ve
bileşik usul bulunan bir usuldür. Vuruşları hem üç ve hem de iki sekizliğe
ayrılır.
DÜZENLER
Bir çalgı üzerinde elde edilebilen seslerin kendi aralarında
meydana getirdikleri düzene o çalgının ZEN'i, çalgıya
bu düzeni vermeye de Düzenleme denir.
Bağlamada uygulanan başlıca dokuz düzen:
1- Kara (Normal)
düzen 2-
Müstezat düzeni 3- Azarı düzeni 4- Misket düzeni 5- Bağlama
düzeni 6- Fidayda düzeni 7-
Cura düzeni 8- Abdal düzeni 9- Rast düzeni.
KARA (NORMAL) DÜZEN :
Alt tel LA, orta tel RE, üst tel SOL
MüSTEZAT DÜZENi : Alt tel LA, orta tel
RE, üst tel FA
AZARI DÜZENi : Alt tel LA,
orta tel Sİ, üst tel SOL
MiSKET DÜZENi : Alt tel LA, orta
tel RE, üst tel FA
BAGLAMA DüZENi : Alt tel LA, orta tel
RE, üst tel Mi?
(AVŞAR-BOZUK DÜZEN)
FiDAYDA DüZENi
: Alt tel LA,
orta tel RE, üst tel RE
CURA DÜZENi : Alt tel LA, orta tel RE, üst tel
LA
ABDAL DÜZENi : Alt tel LA,
orta tel LA, üst tel
SOL
RAST DÜZENi : Alt tel LA, orta tel DO, üst
tel Si
AKORD NASIL YAPILIR BAĞLAMADA ÜÇ AKORD ŞEKLİ AÇIKLAMASI
1.
Kara Düzen (La Akordu) 2.Bağlama Akordu 3. Misket Akordu
KARA DÜZEN (LA AKORDU): Alt
tellerin sesi birleştirilir. RE perdesine basarak orta tellerde alt tellerin RE
perdesindeki çıkan sesine ayarlanır, üst tellerin sesi RE perdesinde orta
tellerin çıkan sesine akord edilir. SOL perdesine
basıldığı zaman çıkan ses aynı olur.
BAĞLAMA AKORDU (VEYSEL DÜZENİ) : Alt ve orta tel LA
akordunda olduğu gibi kalır, üst telle orta tellerin Sİ perdesine basılarak
çıkan sesine akord edilir.
MİSKET AKORDU: Alt iki tel LA, orta iki tel RE, (LA
akordundaki gibi) üst iki tel orta telin DO perdesine ..?
basan çıkan sesi üst tele uygular, orta telin DO diyez
perdesinin sesi DO diyezdir.
NOTA KIYMETLERİ
Nota kıymetlerine biz nota zamanı_ da diyebiliriz. Şekil
15’den de anlaşılacağı gibi notaların şekilleri birbirlerinin aynı değildir ve
her biri ayrı şekilde olan notalar"ın zaman ölçüleri
de değişiktir. {Şekil: 15
BAGLI ÇALlŞ: (LEGATO)
: Notaların birbirine bağlanarak çalınmasıdır.
NOKTA: Herhangi bir
notanın sağ tarafına konulan nokta, o notanın kıymetini yarı değer artırmış
olur.
BAG iŞARETi: Bağ
işareti altında kümelenmiş
seslerin ilkine vurgulu tazene atılır.
TRiYOLE (ÜÇLEME) : iki notayı eşit süre değeri içinde üç nota
yapmaya TRiYOLE
(üÇLEME) denir. TRANSPOZE: Göçürmek,
bir ezgiyi değişik yerlerden (Tonlardan)
çalıp söylemektir.
DA CAPO: D.C. Bir ezginin sonunda bu işaret görüldüğünde,
başa dönülüp tekrar edilir.
SEBARE: Dört,
dörtlük bir ezginin iki dörtlük gibi icra edilmesidir.
Müzisyen: Müzikle
uğraşan Amatör veya Profesyonel sanatçıya verilen isimdir.
SOLiST : Bir müzik yapıtını tek
başına okuyan kişilere SOLiST
denir.
KORO: Toplu halde
bir müzik yapıtını çalmak veya söylemektir.
Koma ve perde
bağları: Kulağın ayırt edebildiği en küçük aralık olarak tanımlandığını
öğrenmiştik. Türk müziği sisteminin Tamburla beraber en uygun çalgısı olan
Bağlamada perde bağları şu yöntemle yapılır.
1- Bemollerde, büyük ikili iki eşit yarıma bölünerek, 4-5
komalık bemol ses çizgisinin tam ortasına 2 ..? beşli komalık bemol ise, ikinci yarım ortalanarak perde
bağlanır.
2- Diyezlerde ise, büyük ikilinin orta noktasına dört
komalık diyez konulduktan sonra, 2-3
komalık diyez birinci yarım ortalanıp bağlanır.
Pestten tize doğru bemoller
ikilisi ve diyezler ikilisi sıralanır. Bu sıralanış dizisinde, karar (tonik)
ses LA ..? perdesidir. Bağlamanın (Uzun sap bağlama ve Bozuk
düzende) alt telleri LA sesine akort edildiğine göre, LA perdesi ikinci
eşiktir. Bu sıralanışa göre: LA-Sİ bemoller, DO-RE diyezler, RE-Mİ bemoller, FA-SOL diyez ve SOL-LA bemoller
ikili aralıkları oluşturur.
Bağlama Türk sanat Müziğindeki bazı dizileri seslendirebilmek
için ilave perde bağlamaya müsait meydan çalgımızdır. Türk müziği sistemindeki
bu karakteristik özellikte göz önünde bulundurursak değiştirme işaretlerini kullanırken
Hüseyni, Muhayyer, Rast, Uşşak, Beyatİ vb.makamlarının donanımlarında koma değerleri bemol işaretinin üzerinde belirtilmesi
yerinde olacaktır.
KARMA ON BİRLİ
USULLER:
On bir vuruşlu karma usuller, yedili birleşiklerle dörtlü
ana usullerin veya beş ve altı vuruşlu birleşiklerin bir araya gelmesiyle
teşekkül eden ilgi çekici bir usuldür.
Sarıkamış, Erzincan ve Elbistan dolaylarında bulunan
örneklere öteden beri usulü hakkında münakaşalar olan "Gül Kuruttum"
türküsünü de katarak kitaba alınan dört parça, usul hakkındaki bilgilere
dayanak olmaktadır. Bu dört türkünün karakterine göre on birli karma usullerin,
bugün elde edilebilen örnekleri aşağıdaki iki şekli göstermektedir.
1-
7+4=11
2- 5+6=11
3- 6+5=
Yukarıdaki şekle göre birinci, yedi
vuruşlu 3.tip birleşikle, dörtlü ana usulden ve ikincisi de birleşik 1. tip
birleşik beşli ile, birleşik altılı usullerin bir
araya gelmesinden teşekkül etmektedir.
Geleneksel Türk Sanat Müziğinde
Karma On birli Usul şu şekilde açıklanmaktadır.
11 zamanlıdır. Bir 5 zaman bir 6 zamandan veya başka deyişle
bir Türk aksağı ile Yürük Semaiden yapılmıştır.
11/8 'lik birinci mertebesi ve
11/4 'lük ikinci mertebesi vardır. Bazı
Türkülerde ve saz eserlerinde kullanılmıştır. Az kullanılmış bir usüldür. 1. darb kuvvetli, 2. yarı kuvvetli, 3. zayıf, 4. kuvvetli, 5.
yarı kuvvetli, 6. zayıftır.
KARMA ON İKİLİ
USULLER:
Halk Musikisi Usulleri’ni incelerken, dört vuruşlu ana
usullerin üçerli şeklinden başka, beş ve yedi vuruşlu birleşiklerin bir araya
gelmesiyle hasıl olan yine on iki vuruşlu (On iki
zamanlı) karma usullerin de bulunduğu görülmektedir.
Karma On ikili usullere örnek olarak her ikisi de beş ve
yedili birleşiklerden (5+7) teşekkül ettiği halde ritim yönünden aralarında
fark vardır.
Elazığ dolaylarından olan "Koyunu hor eyledim"
adındaki türkü 2+3+2+3+2 şekilde yürüdüğü halde Erzurum'dan alınan parçada
3+2+2+2+3 şekli görülmektedir.
Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Karma on ikili usuller şu
şekilde açıklanmıştır.
1-Firenkçin, 2- Nim Çenber, 3- İkiz Aksak Usulleri
Firenkçin Usulü:
12 zamanlıdır. İki tane 3 zaman ile üç tane 2 zamanın veya
başka bir deyişle iki Semai ile üç Nim Safyan'dan
yapılmıştır. 3+3+2+2+2 = 12
12/8'lik ve 12/4'lük mertebeleri kullanılmıştır. 12/4'lük (ikinci mertebe) ağır olduğu için,
usulün en sonunda Nim Sofyan velveleli olarak
vurulabilir.
Peşrev, beste ve Mevlevi ayinlerinde kullanılmıştır.
1.darb yarı kuvvetli, 2. kuvvetli, 3. yarı kuvvetli, 4.
kuvvetli, 5. kuvvetli, 6. zayıf, 7. kuvvetli, 8 zayıf, 9. Kuvvetli, 10
zayıftır.
Nim Çenber Usulü:
Yarım çenber
demektir. Gerçekten 24 zamanlı çember usulünün yarısıdır.
12 zamanlıdır. Bir 4 zaman ile
bir 6 zaman ve bir iki zamandan veya başka bir deyişle bir Sofyan,
bir Yürük Semai ve bir Nim Safyan'dan yapılmıştır.
4+6+2 =12.
12/8'lik birinci mertebesi ve
12/4'lük ikinci mertebesi kullanılmıştır. Peşrev ve bestelerde kullanılmıştır.
1.
darb kuvvetli, 2. yarı
kuvvetli, 3. zayıf, 4. kuvvetli, 5. yarı kuvvetli, 6. zayıf, 7. yarı kuvvetli,
8. zayıftır.
İkiz Aksak Usulü:
12 zamanlıdır. Bir 7.zaman ile
bir 5 zamandan veya başka deyişle, bir Devr-i Hindi
ile bir Türk Aksağından yapılmıştır. Bir Semai ile bir Aksak usulünden meydana
gelmiştir demek daha doğru olur.
12/8'lik birinci mertebesi
kullanılmıştır.
Mertebesi ve yapısı dolayısıyla
Yürük bir Usuldür. Bu bakımdan daha çok Folklor
müziğinde, türkülerde, oyun havalarında kullanılmıştır. Sanat Müziğinde de aynı
tarzda küçük formalarda işlenmiştir.
KARMA ONDÖRTLÜ USULLER
Türk Halk Müziği kaynaklarında on
dört zamanlı usullerle ilgili herhangi bir açıklama bulamazken Türk Sanat
Müziği Nazariyatçılan tarafından aşağıdaki gibi
açıklanmıştır.
On dört zamanlı usulün adı Ayin Devr-i Revanı olarak bilinmektedir. Sadece Devr-i Revan denilince de bu usul anlaşılmaktadır.
On dört zamanlıdır.
Bir 3, bir dört zaman yine bir 3
zaman ve bir dört zamandan veya başka bir deyişle bir semai, bir Safyan yine bir semai ve bir Safyan'dan
yapılmıştır (3+4+3+4 =14). Bunu aynı zamanda iki 7 zaman, başka bir deyişle iki
Devr-i Hindi 'den yapılmış olarak da kabul
edebiliriz.
14/8 'lik
birinci mertebesi ve 14/4 'lük ikinci mertebesi kullanılmıştır.
Adından da anlaşılacağı gibi en
çok Mevlevi Ayinleri 'nde kullanılmıştır (Genellikle
birinci selamında) Ayrıca bazı peşrev ve bestelerde, şarkı ve ilahilerde
kullanılmıştır.
1.
darb kuvvetli, 2. darb yarı kuvvetli, 3. zayıf, 4. kuvvetli, 5. yarı
kuvvetli, 6. zayıftır.
KARMA 13 ZAMANLI
USULLER:
Geleneksel Türk Sanat Müziğindeki açıklaması şu şekildedir:
1- Nim Evsat, 2- Şarkı Devr-i Revanı, 3-
Bektaşi Devr-i Revanı
Nim Evsat:
Yarım Evsat demektir. Gerçekten 26
zamanlı Evsat usulünün yarısıdır.
13 zamanlıdır.
Bir 5 zamanla iki 4 zamandan veya başka bir deyişle, bir
Türk Aksağı iki safyan'dan yapılmıştır 5+4+4=13
13/8'lik birinci mertebesi ve 13/4'lük ikinci mertebesi
kullanılmıştır.
Bazı ilahi, şarkı ve türkülerde az olarak kullanılmıştır.
Daha ziyade İlahiler bu usul ile ölçülmüştür.
Şarkı Devr-i Revanı:
13 zamanlıdır.
Bir 3 zaman, iki 4 zaman ve bir 2 zamandan veya başka bir
deyişle bir Semai, İki Safyan ve bir Nim
Sofyan'dan yapılmıştır. 3+4+4+2 =
13. Buna bir 7 zaman ve bir 6 zaman veya bir Devr-i
Hindi ve bir Yürük Semai diyebiliriz 7+6 = 13
13/8 'lik birinci mertebesi ve
13/4 'lük ikinci mertebesi kullanılmıştır. İsminden de anlaşılacağı gibi en
azla şarkılarda kullanılmıştır. Bu usulün üç değişik vuruş şekli vardır.
Bektaşi Devr-i Revanı:
13 zamanlıdır. Bir 4 zamanla bir 5 zaman ve bir 4 zamandan
veya başka bir deyişle; bir sofyan, bir Türk Aksağı
ve bir Safyan'dan yapılmıştır. 4+5+4 = 13. Baştaki 4
zaman ile 5 zaman tamamen bir Aksak formasındadır. Bu bakımdan bu usule
"Bir Aksak ve bir Safyan'dan meydana
gelmiştir" diyebiliriz. 9+4 = 13. Sondaki Safyanda
kendi formasındadır.
13/8'lik birinci mertebesi ve 13/4'lük ikinci mertebesi kullanılmıştır. Adından da
anlaşılacağı gibi en çok Bektaşi musikisinde ne nefeslerinde kullanılmıştır.
Bazı türkülerde de görülmektedir.
KARMA ON BEŞLi USULLER:
Yedi ve sekiz vuruşlu iki birleşik usulün veya birleşik
yedili ile dört vuruşlu iki ana usulün bir araya gelmesinden çıkan on beşli
karma usullerin şu üç şekli tespit edilmiştir.
1- 7+8 = 15 (İki
birleşik)
2- 7+8 = 15 (Bir
birleşik, iki ana usul)
3- 8+7 = 15 (İki
birleşik)
Birinci şıkta gösterilen şekil, 1.tip birleşik bir yedili
ile 2.tip birleşik bir sekizliden oluşmuştur. İkincisi, yine 1. tip birleşik
yediliyle dört vuruşlu iki ana usulün sıralanmasından ve üçüncüsü de birleşik
sekizli 1..tipi ile birleşik yedili 2.tipinin
birleşmesinden oluşmuştur.
Geleneksel Türk Sanat Müziğinde şu şekilde açıklanmıştır.
15 zamanlıdır, iki çeşittir. Raksan
Usulü, Bektaşi Raksanı.
Bir 3 zaman, bir 5 zaman, bir 4 zaman ve bir 3 zamandan veya
başka bir deyişle bir semai, bir Türk
Aksağı, bir Safyan ve bir Semaiden
yapılmıştır. 3+5+4+3 = 15
15/8 'lik birinci mertebesi
kullanılmıştır. Bektaşi nefeslerinde ve
türkülerde, halk musikisinde çok
kullanılmıştır. Bunun dışında bazı ilahilerde de görülmektedir.
KARMA ON ALTILI
USULLER:
Halk türkülerinde bazen dokuz vuruşlu birleşik usulleri
yedili bir birleşiğin takip ettiği görülmektedir. Parçanın böylece muntazam
olarak devam etmesi, on altılı bir karma usulün da halk müziğinde yer aldığını
göstermektedir. Antalya dolaylarından alınan bir türkü de yine dokuz ve yedili
birleşiklerle, on altılı karma olarak başlamaktadır. Fakat usul sonunda,
baştaki dokuzlu bir daha tekrarlanmaktadır. Türkünün bu şekilde muntazam olarak
gidişi, ilgi çeken bir olay olduğu için kitaba alınmıştır. "İstanbul'dan
gelir kayık" türküsünün notası İstanbul türküleri bölümüne konmuştur.
KARMA ON SEKİZLİ
USULLER:
Birleşik usuller bahsinde, türkü mısralarına ek gibi gelen
bazı kelimelerden, dört vuruşlu ana usulleri altılı birleşik usul haline
getirdiği açıklanmıştı. İşte bu on sekiz vuruşlu karma usuller-de aynen o
şekilde meydana gelmektedir. Dört vuruşlu ana usullerin üçerli şekli olan on
ikilileri on sekizli karma usul haline getiren yine... "Emmimin kızı", "Hoppala bala", "Güzeller" gibi bir veya iki ek
kelimeyle, mısradan bir sözcüğün tekrarlanmasıdır. Altılı birleşiklerle on
sekizli karmalar o kadar birbirine benzer ki, bu benzeyiş, altılı birleşikleri
"Altı Vuruşlu Ana Usul" ve on sekizli karmaları da onun üçerli şekli
olarak kabul imkân verecek kadar kuvvetlidir.
YİRMİLİ USULLER:
Kuzey-Doğu bölgesinin ilginç usulleri arasında yirmi
zamanlıların da bulunduğu, ele geçen "Yalan Dünya" başlıklı bir
parçadan anlaşılmaktadır. Türkü incelendiğinde altılı 3.tip birleşik yediliden
kurulmuş on üçlü bir usulü olduğu halde mısra bittikten sonra, sazla eklenen l.tip ikinci bir yedili ile yirmili bir usul haline geldiği
anlaşılmaktadır. Nitekim son kıtanın son mısrası bitince saz aradan çıkıyor ve
on üçlü usul olduğu gibi kalıyor.
KARMA YiRMi BİRLİ USULLER:
Dört vuruşlu ana usullerin her vuruşunun üç zamana bölünmüş
şeklindeki on ikili usulü, üç vuruşlu ana usulün üçerlisi olan dokuzluların
takip etmesi, yirmi bir zamanlı orijinal bir usul doğurmaktadır: Yirmi birli
usullere örnek olarak iki türküde Kuzey-Doğu Menşelidir. Her ne kadar
"Ekin Kavrama" adındaki parçayı, resmi derlemeler esnasında
Merzifon'da Aşık Musa Arslan adında bir halk
sanatçısından alınmışsa s-da Aşık Musa 'nın aslen
Erzurumlu olduğu ve ondan alınan parçaların Kuzey-Doğu bölgesi ile ilgili
olması gerekmektedir. İkinci örnek de Ankara'dan gelen Şenkayalıların
kendilerinden tespit edilen Şen kaya "Bar Havası" dır.
BOZLAK DiZİSİ
Türk Halk Müziğinde "Bozlak" kelimesi birkaç
anlama gelmektedir.
Bozlak: Birçok bölgede görülmekle birlikte, özellikle İç
Anadolu ve Güney Anadolu 'da Toroslarda yaygın olan Avşar ve Türkmen
oymaklarına ait olan bir uzunhava türüdür.
Bozlak kelimesinin kökeni hakkında çeşitli görüşler vardır. Öztürkçe bir kelime olan "Bozlak"ın çeşitli
anlamları, çeşitli eserlerde şu
şekilde belirtilmiştir.
Divan-ı Lügat-it Türk'de
"Bozla", "Bozlamak"
ses vermek bağırmak anlamına gelmektedir.
Dede Korkut'ta ise bozlatmak, böğürmek manasında kullanılmakta, Kırgızcıda ise "botasın
olgan tüyüdey bozlayı bozlayı, feryat içinde
kaldım ben" denmektedir.
Özet olarak, feryat etmek, haykırmak, ayrıca deve bağırması anlamına bozulamaktan,
bozlamaktan
gelen bir kelimedir.
Bozlak, ayrıca bağlamada yapılan bir düzen'e (akort) verilen
addır. Bu düzende alt ve orta teller "LA" üst tel "SOL"
sesine çekilir. Bu düzene "Abdal" düzeni de denmektedir.
Bozlak ayrıca Kürdi makamındaki türküleri belirten bir ayak
adı olarak da "Bozlak Ayağı" şeklinde
kullanılmaktadır.
Zaten bozlaklarcia türü belirleyen
en önemli öğe Kürdi dizisi içinde seslendirilmeleridir. Bazı Baziaklarda Kürdi dizisinin yanı sıraAcemkürdi
ve Muhayyerkürdi makamları, bazen de bu makamların SOL
veya FAdiyez üzerine aktarılmış şekilleri kullanılır.
Az da olsa, Toros Türkmenlerinde bu tip bozlaklar görülmektedir.
Dağ ve Oymak havalarının karakteristik bir türü olan bozlak,
çoğunlukla bir erkek tarafından söylenir. Teke yöresinde Yörüklerin hep
birlikte söylediklerine de rastlanmıştır.
Bozlakların ses gelinliği 8'li, 10'lu, hatta 12'li olabilir.
KÜRDİ MAKAMI:
Karar sesi: La (Dügah) perdesidir (Portede 2. aralıktaki LA) Seyri: Çıkıcı; bazen de çıkıcı-irıici
Dizisi: Yerinde Kürdi dörtlüsüne Neva (RE) da Buselik
beşlisinin eklenmesinden meydana gelmiştir.
Güçlüsü: Dörtlü
ile beşlinin ek yerindeki RE (Neva) perdesidir.
Asma karar perdeleri:
Kürdi dörtlüsünün 9 koma altında (tam bir ses altında) Buselik beşlisi vardır.
Kürdi seyri sırasında bazen SOL (Rast) perdesine düşülür ki,bu
Bılselik'in Rast perdesinqeki
şeddi olan Nihavend makamına küçük bir geçkidir. Hatta bu arada Nihavend
dizisinin 6. derecesi olan Mİ bemol perdesi de
gösterilir.
Muhayyerkürdi ve Acernkürdi Makamlarının dizileri de Kürdi makamı dizisine
benzer ancak kendi dizilerini oluşturan dörtlü ve beşlilerin değişik olması
sebebiyle güçlü, asma karar vb münasebetleri açısından birbirlerinden farklı
özelliklere sahiptirler.
GARİP DİZİSİ
Birbirine çok yakın dört makamdan oluşan hicaz makamı dizisi
halk müziğinde Garip ayağı olarak bilinir.
HiCAZ MAKAMI AiLESi
1-HÜMAYUN MAKAMI
Karar sesi: LA (Dügah) perdesi
Seyri: Çıkıcı-
inicidir. Bazen çıkıcı olarak kullanılmıştır
Güçlüsü: RE
(Neva) perdesidir.
Dizisi:
2-HiCAZ MAKAMI
Karar sesi: LA (Dügah) perdesi
Seyri: İnici-
çıkıcı bazen de çıkıcı olarak kullanılmıştır
Güçlüsü: RE
(Neva) perdesidir.
Dizisi:
3-UZZAL MAKAMI
Karar sesi: LA (Dügah) perdesi
Seyri:
İnici-çıkıcı, bazen de çıkıcı olarak kullanılmıştır
Güçlüsü: Mİ
(Hüseyni) perdesidir.
Dizisi:
4-ZİRGULE'Li
HiCAZ MAKAMI
Karar sesi: LA (Dügah) perdesi
Seyri: İnici - çıkrcıdır
Güçlüsü: Mİ
(Hüseyni) perdesidir.
Dizisi:
Yukarıda gösterilen oluşumları bakımından tamamen ayrı
(dörtlü ve beşlüerin birleşimi) olan ama birbirlerine
çok yakın özellikler gösteren dört makam Hicaz ailesi olarak bilinir ve hepsi de
Hicaz makamını temsil ederler.
Uzun sap bağlama da, parçaların ezgi yapısına iniş ve
çıkışına göre parmak kullanımı değişkenlik gösterir.
Ayrıca üst tellerin kullanımından da faydalanılarak ezgileri
daha küçük bir alanda seslendirme imkanı vardır.
HATIRLATMA
1. Çalışmaya
başlamadan önce muhakkak sazınızı akort ettiriniz. Yeni başlayanların akort
edebilmesi ses aralıklarını tanıyana kadar mümkün değildir.
2. Seslendirecek
olduğunuz parçaların önce solfejini okuyunuz. Kullanmanız gereken perdeleri
iyice öğrenip parmak alıştırması yapınız.
3.
Porteyi ve porte üzerindeki notaların yerlerini
sazınız üzerindeki perde karşılıklarını yeterince öğrenmeden çalışmaya
başlamayınız. Çünkü parmaklar bu bilgiler ışığında hareket ettirilir. Notaları
ve sazdaki perde karşılıklarını iyice öğrenmeden başarılı olmak mümkün değildir.
4.
Çalışacak olduğunuz parçayı ölçü ölçü ezbere icra edecek duruma gelene kadar çalışmanız
gerekmektedir.
BİRLEŞİK
USULLER: Birden fazla aynı ya da ayrı ana usullerin belli kurallar
gereğince biraraya gelmesiyle teşekkül eder. Birleşik
usuller, halk müziğinin en güzel ve en zengin tarafıdır. Aslında ana usullerin
birleşmesinden başka bir şey olmayan bu usullerde ikili ve üçlülerin
sıralanışındaki incelik bütün dünya müzik alemini
ilgilendirecek kadar renkli ritim özellikleri yaratır.
Birleşik usullerde ritim ve ölçü
beraberliği: Türk Halk Musikisinde
"ölçü" denilince herhangi bir parçayı sadece kıymet yönünden
değil, aynı zamanda "Ritim" denilen melodilerin akış şekli bakımından
d sınırlayan eşit bölümler anlaşılır.
Bir türküyü notaya alırken, başa 9/8 rakamı koyulmuşsa, bununla yalnız
bir ölçüde dokuz tane sekizlik kıymet bulunduğunu değil aynı zamanda ölçünün
dokuz vuruş boyunca devam eden bir "Ritim" özelliği taşıdığını da
işaretlemiş oluruz. Mezurle ritmin at-başı beraber
gitmesi, kırık havaların en karakteristik tarafıdır.
Yukarıdaki açıklama ile varılan sonuç şudur
ki: Türk Halk Musikisinin kırık havalarını yazarken onları sadece kıymet ifade
eden bir ölçü sistemine tabii tutmak doğru olmaz, Mesela, ritmi on vuruşlu bir
zaman tutan parçayı beşli ölçülere ayırmak, halk müziğinin bünyesine uymaz.
Ancak ritim süresi uzun zaman tutan birleşik ve karmalarda bir araya gelmiş
bulunan ayrı usulleri özel işaretlerle belirtmek, okumada kolaylık bakımından bir
fayda sağlayabilir.
BEŞ
ZAMANLI USULLERiN ÇEŞİTLERİ:
iki ve üç zamanlı
ana usullerin birleşmesinden oluşmuştur.
Ana usullerin, muhtelif şekilde,
sıralanmasıyla meydana gelen "Birleşik usuller beş çeşittir.
1. Beş vuruşlular
2. Altı vuruşlular
3. Yedi vuruşlular
4. Sekiz vuruşlular
5. Dokuz vuruşlular
BİRLEŞİK
BEŞLi USULLER:
İki ve üç vuruşlu ana usullerin
birleşmesinden hasıl olan "Birleşik beşli
usulleri başlıca iki şekil görmekteyiz.
1-
3+2=5
2-
2+3 = 5
Bunların önce 2 sonra 3 olanı pek çoktur.
Önce 3 sonra2 olanı azdır. Birleşik beş vuruşlu usuller, Sivas Gaziantep
dolaylarından başlar, doğuya gidildikçe çoğalır. Erzurum, Erzincan, Kars
dolaylarında çok yaygın olan bu usule "Summani
Ağzı" derler. Bu usullerde bazen üçlülerin ilk vuruşu zayıf zamana
rastlar. Bu senkoplu üçlüler, beş vuruşlu usullerde,
şekil bakımından bir değişiklik yapmazsa da, ritim yönünden ayrı renk gösterir.
Böylece, şekil olarak ikiye böldüğümüz beşliler, ritim bakımından dörtlü bir
çehre gösterir.
Birleşik
Beşli Usullerin (5 vuruşlu usuller) Türk sanat Müziği çerçevesinde anlatımı:
5 zamanlıdır. Bir iki zaman ve bir üç
zamanın veya bir Nim Safyan ve bir Semai'nin
eklenmesin meydana gelmiştir (2+3 = 5). Bazen 3 zamanlı başta ve 2 zamanlı
sonda olabilir (3+2 = 5). Bu ikinci şekle "Türk Aksağı" denir.
5/8'lik birinci mertebe ve 5/4 'lük ikinci mertebeleri kullanılmıştır. .
Şarkı, türkü, ilahi, oyun havası gibi
formalarda saz semailerinin 4.hanelerinde, köçekçeler de kısaca her çeşit
formalarda kullanılmıştır.
1.darb kuvvetli, 2.darb yarı kuvvetli, 3. darb zayıftır.
Vuruluşu:
Birleşik beşli usulün her iki şekilde de
oluşumu Nim Sofyan ile Semainin ya da diğer ifadeyle
bir iki zamanlı ve bir üç zamanlı vuruşun değişik şekilde birleşmesinden teşekkül
etmektedir. Birleşik usulü oluşturan iki ana usulü ardarda
seslendirmekle birleşik beşli usul kalıbı kendiliğinden oluşmuş olur.
BİRLEŞİK
ALTILI USULLER:
1- 4+2
/ 2- 3+3
Dört ve iki vuruşlu ana usullerin veya üç
vuruşlu iki ana usulün birleşmesinden çıkan birleşik altılıların, üzerinde
önemle durulacak bir özelliği vardır. Denilebilir ki, altı vuruşlu bir usulü
iki vuruşlu üç ölçü ile de yazabiliriz. Yahut iki tane üç vuruşluyu yine üçlü
olarak yazmakla kaybedilen şey nedir.
Türk Halk Musikisi usullerinin teşekkülünde
türküdeki mısraların büyük rolü vardır. Halk Müziğinde ölçü ve ritim beraber
yürüdüğü gibi, türkü mısralarının da çok defa, bu iki unsurla paralel gittiğini
görmekteyiz. Örnek olarak "Gıydıvanın
Kızları", "Asmalıdır evimiz" gibi yedi hecelilerle
"Başındaki puşu mudur" adındaki sekiz
hecelileri, mısra süresinin icabı, dört vuruşlu usulle yazıyoruz ama mısra ve
usul bittiği halde türkü askıda kalıyor, İşte bundan sonra gelen mısra dışı
bazı sözcükler vardır ki, ancak onlar cümleyi tamamlıyor ve anlamlı bir hale
getiriyor.
Türkü
mısralarından sonra, eklenti olarak gelen "Huriyem", "Loy,loy", "Gülüm
yar" gibi sözlerle, mısradaki son sözcüğün tekrarlanması, müzikte
iki vuruşlu bir zamanın artmasına sebep oluyor. Böylece eklenti olarak geldiği
halde, onsuz türkü o türkü olmaktan çıkan sözlerle, müzik cümlesinin anlamını
tamamlayan ve iki vuruş devam eden melodi, bu gibi parçaların esas yapısında
altı vuruşlu bir usulün yer aldığını göstermektedir. (Karma usuller konusunda
görülecek olan On sekiz zamanlı türkülerin de bu birleşik altılıların üçerli
şeklinden başka bir şey olmadığı ve aynı sebeplerle meydana geldiği
düşünülürse, konunun önemi
anlaşılabilir)
Üç vuruşlu iki ana usulden çıkan Altı
Vuruşlu Birleşik Usullere gelince,
çoğunlukla Güney-Doğu dolaylarında rastlanan bazı parçalara mahalli
darbukacıların altı vuruşlu bir usulle katıldıkları görülmektedir. Bu gibi
parçaların neden üçlü değil de altılı usullerle söylenildiğini araştırınca,
görülüyor ki, bunda sözcüklerin rolü vardır, şöyle ki: Urfa'nın" Çay
içinde adalar" diye başlayan bir türküsü vardır. Önce, baştaki bir vuruşlu
"Sus" a bakarak, bu türküyü eksik ölçüyle başlayan üç vuruşlu bir
usulle yazmayı düşünüyoruz. Fakat daha ilk ölçü dışında kalıyor, "Çinde" diye
usule giriliyor. Urfa'lıların böyle bir usul
anlayışına itibar etmeyecekleri muhakkaktır. Çünkü onlar Klasik Türk Musikisi
usullerinin de yabancısı değildir. Öyle anlaşılıyor ki, meçhul sanatçı ilk
vuruşu darbuka veya saza vererek, çay içinde diye altılı bir usulün yolunu
tutmuştur. (Bu gibi pürüzlü notaların, Batı Müziği alışkanlığı ile halli yoluna
gidiş, hatalı sonuçlara varabilir.)
Geleneksel Türk Sanat Müziğimizde altı
zamanlı usul yukarıda anlatılanlardan uzaktır. Klasik müziğimizde altı zamanlı
usul üç tane iki zamanın veya iki tane üç zamanın başka bir deyimle,Üç
Nim Safyanın veya İki Semainin birbirine
eklenmesinden meydana geldiğini kabul eder. (2+2+2=6) Üç Nim safyan veya
(3+3=6) İki Semai 6/8'li birinci,6/4 'lük ikinci,6/2'lik üçüncü mertebeleri
kullanılmıştır. 6/8'lik mertebeye Yürük semai,6/4'lük mertebeye Sengin
Semai,6/2 'lik mertebeye Ağır Sengin Semai denir.
BİRLESİK
YEDİLİ USULLER:
Birleşik Yedili Usuller de, iki ve üç
vuruşlu ana usullerin bir araya gelmesinden teşekkül eder. Üçlülerin yer
değiştirmesi, yedili birleşik usulleri şu Üç şekle koymuştur.
1-
3+2+2 = 7
2-
2+3+2= 7
3-
2+2+3 = 7
Birinci şekilde üçlü vuruş başa, ikincide
ortaya, üçüncüde sona gelmektedir Bundan başka, üçlülerin senkoplu
şekli bu usullerin ritim bakımından daha zengin bir duruma getirmektedir.
Yedi Vuruşlu Birleşik Usuller, yurdun her
tarafında vardır. Süratli yedililerin başlıca toplandığı bölge, Trabzon, Rize
ve dolaylarıdır.
Geleneksel Türk Sanat Müziği 'nde Devr-i Hindi ve Devr-i Turan olarak tanınan 7 zamanlı usullerin oluşumu,
Devri Bindi için; bir üç zamanlı ile bir dört zamanlı ana usulün birleşmesidir.
Diğer bir deyimle Bir Semai ile bir Safyan usulünün
birleşimidir. 3+4 = 7
Muzaffer Sarısözen hocanın Türk Halk
Musikisi kitabında açıklamış bulunduğu birleşik yedili usullerin 1. şekli ile
aynı olan Devr-i Hindi. Yukarıda da görüldüğü gibi
bir üç zamanlı ile 2 iki zamanın birleşimidir. (Unutulmamalıdır ki iki nim safyan bir safyan demektir.)
7/8 'lik ve
7/4'lük mertebeleri kullanılmıştır. Şarkılarda, İlahilerde, Geleneksel Türk
Sanat Müziği formu olan saz semailerinin
4 . hanelerinde türkülerde, köçekçeler de kullanılmıştır.
1.
darb kuvvetli, 2.darb yarı kuvvetli, 3.zayıf, 4.kuvvetli ve 5. zayıftır.
Devr-i Turan usUlü
ise bir dört zaman bir üç zamanın eklenmesinden oluşmuştur. Diğer bir adı da
"Mandıra" olarak bilinen bu usulün 7/8'lik mertebesi kullanılmıştır. Devr-i Hindi'nin tam tersidir. 4+3= 7. Yürük bir usuldür.
Türkü, oyun havası ve
köçekçeler de çok kullanılmıştır. Ayrıca saz semailerinin 4. hanelerinde de
görülmektedir.
Geleneksel Türk Sanat Müziğinden farklı olarak Halk müziğin
de kullanılan bir üçüncü şekil de üçlü vuruş ortadadır. Yani Bir Nim Sofyan, bir semai bir Nim Safyan'dan
oluşan kalıp.
BiRLEŞiK SEKİZLi USULLER:
Halk türküleri arasında Sekiz Vuruşlu Birleşik Usullere de
sık sık rastlanmaktadır. Sekizli birleşik usuller de beşli ve yedililerde
olduğu gibi iki ve üçlü ana usullerden teşekkül eder. Sekizlilerde üçlü
vuruşlar çoğunlukta olduğu için ikililer yer değiştirir ve böylece bu usul de
üç şekil gösterir.
1-
2+3+3
2-
3+2+3
3-
3+3+2
Bunlardan en çok rastlanan 2. şıkta gösterilenidir. 3.şıkta
gösterilen sekizliye başlıca bir parça halinde rastlamak kabil olmadı. Ancak
"Yüksek ayvanlarda bülbüller öter" düğün havasında olduğu gibi, bazı
karma usuller arasında örneği görülebilmektedir.
Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Düyek, Ağır Düyek ve
Müsemmen olarak bilinen 8 zamanlı usuller şöyle açıklanmaktadır.
Sekiz zamanlıdır. İki tane 4 zamandan veya başka bir deyimle
iki Sofyan 'dan meydana
gelmiştir. 8/8'lik ve 8/4’lük mertebeleri kullanılmıştır. 8/4'lük mertebesine
Ağır Düyek denir. 8/8'lik mertebesi, özel usul mecburiyeti olmayan, büyük,
küçük hemen her tür formada kullanılmıştır.
8/4'lük mertebesi ise peşrev, beste, şarkı, ilahi gibi
genellikle büyük bazen de küçük formalarda kullanılmıştır.
1.
darb yan kuvvetli, 2.darb kuvvetli, 3. darb yan
kuvvetli, 4.darb kuvvetli ve 5. darb
zayıftır.
Yine hanende Hacı Arif Bey tarafından bulunduğu kabul edilen
bir sekiz zamanlı usul daha mevcuttur bunun ismi Müsemmen diğer adıyla katikofti 'dir.
Müsemmen usulü bir 3 zamanlı usule bir beş zamanlı usulün
birleşmesinden bir başka deyimle bir semai ile bir Türk Aksağı'nın
birleşimidir.
3+5 = 8
Bu usul en fazla şarkılarda kullanılmıştır. Yine İlahilerde,
bazı türkülerde, oyun havalarında da kullanılmış bir usuldür.
Geleneksel Türk Sanat Müziği'nde kullanılan sekiz zamanlı
usuller içinde Halk müziğimizde en çok kullanılan 3+2+3 = 8 kalıbına en yakın
olanı, hatta ta kendisidir diyebileceğimiz Müsemmen usulüdür. Bu da, bu usulün
hanende Hacı Arif Bey tarafından bulunduğu varsayımına kuşku uyandırır. Çünkü
Geleneksel Türk Sanat Müziği temeli Geleneksel Türk Halk Müziği 'ne dayanır.
Orta Asya 'dan
Anadolu 'ya taşınan halk müziğimiz Anadolu 'da ikinci bir dala ayrılarak
Geleneksel Türk Sanat Müziğini oluşmuştur (Saray Müziği). Bu da göstermektedir
ki 3+2+3= 8'lik kalıp Hacı Arif Bey'den daha öncelerine dayanmaktadır.
BİRLEŞİK DOKUZLU
USULLER:
İki ve üç vuruşlu ana usullerin çeşitli şekillerde
birleşmesinden oluşan Dokuz Vuruşlu Birleşik Usuller, türlüdür. Bu dört şekil
de üçlülerin dört defa yer değiştirmesinden meydana gelmektedir.
Ritim yönünden kırık havaların en zengini olan birleşik
dokuzluların, tespit edilen dört şekli şöyledir.
1-
3+2+2+2 = 9
2-
2+3+2+2 = 9
3-
2+2+3+2 = 9
4-
2+2+2+3 = 9
Yukarıda başlıca dört çeşidi görülen dokuzluların senkoplularına da rastlanmaktadır ki, böylece şekil ık tespit edilen bu dört çeşit, ritim bakımından sekizli
bir veçhe gösterecek kadar renkli bir usul haline gelir.Trakya
dolaylarında dokuzlu birleşiklerin en ağırından en hareketlisine kadar her
çeşidi geniş bir yer tutar. Batı dolu ve bilhassa Güney-Batı; dokuzlu birleşiklerin en çok toplandığı bölgedir.
Ağır tempolu birleşik dokuzluların adı
"Zeybek Havası" dır. Zeybek havalarının
süratlice olanları "Kıvrak Zeybek" adını alır. Antalya, Burdur ve
dolaylarında 2. tip birleşik süratlilerine "Teke Zotlaması"
derler. Burdur taraflarında 2.tip birleşik çeşitli dokuzlular "Dımıdan Havası" adını alır. Bu çeşit hareketli
birleşik dokuzluların 4. tipi, Isparta dolaylarında daddiri"
ve 2. tipi de "Gakgili" havası olarak
adlandırılmıştır. Çok hareketli birleşik dokuzluların bir adı da karşılama"
dır. Karşılamalar, Trakya dolayları ve sahil boyunca,
İstanbul, Samsun, Ordu ve Giresun'da tanınmıştır. Buraya kadar sayılan yerler
birleşik dokuzluların çoğunluk sağladığı bölgelerdir. Kütahya taraflarında birleşik
dokuzluların her çeşidi vardır. Hatay'da birleşik dokuzluların güzel
örneklerine rastlanmaktadır. Kars'ta "Sarı Zeybek" adında taklitli
bir oyun ve Erzurum'da aynı isimdeki diğer bir oyun "Kıvrak Zeybek"
oynanır. Erzurum Başbarının havası 4. tip birleşik
dokuzludur. Kars'ın "Kenan Barı" da orta süratte bir birleşik dokuzlu
ile tutulur. Tunceli dolaylarında "Koşalma"
adında ilginç oyun havaları bulunmaktadır. Bunların usulleri yine Birleşik
Dokuzludur.
Geleneksel Türk Sanat Müziğinde 9 zamanlı usuller şöyle
açıklanmaktadır:
Dokuz zamanlıdır. Bir
dört zamanla bir 5 zamanın veya başka bir deyişle bir Sofyan
ve bir Türk aksağından meydana gelmiştir. 4+5 = 9
9/8 'lik ve 9/4’lük mertebeleri
kullanılmıştır. 9/4 'lük mertebesine
Ağır Aksak denir ve sahip olduğu ..ik
dolayısıyla Aksaktan sonra tekrar incelenecektir. 9/8'lik Yürük Aksak ve Orta
Aksak olarak iki harekete sahiptir. Çok kullanılmış bir usuldür. Şarkı, İlahi,
Türkü, Oyun havası, Köçekçe gibi hemen bütün küçük formadaki eserlerde
kullanılmıştır.
Not: Bu usuldeki bir
eser, usulün sonundaki tek 2 tek'den, yani sondaki 3 zamandan
girerse buna "Ağırlama" denir.
1.
darb kuvvetli, 2.darb yarı kuvvetli, 3.darb zayıf, 4.kuvvetli, 5. yarı
kuvvetli ve 6.zayıftır. Halk Müziği'nde kullanılan 4.tiple aynı özellikleri
taşır.
Aksak Usulü 'nün çok yürük olanına Çifte Safyan
denir. Bunda bazı darblar toplu haldedir.
Türk Sanat Müziği'nde Oynak usulü yukarıdaki kalıplardan
1.tipe, Raks Aksağı 2.tipe, Evfer usulü de yine
4.tipe çok yakındır. Bunlardan başka bir de 3+3+3= 9 şekliyle Mürekkeb Semai usulü vardır. Ancak bu usul çoğunlukla semai
usulü ile karşılaştırılmıştır.
Ağır Aksak Usulü:
9 zamanlıdır. Bir 4 zamanla bir 5 zamandan veya başka bir
deyişle bir Safyan ve bir Türk Aksağından meydana
gelmiştir. 4+5= 9
Aksak usulünün 2. mertebesidir ve 9/4 'lüktür.
Bu usulle ölçülmüş eserler 2/4 'lük, (2,5) dörtlük
veya 3/4' lük sükut
ile başlarlar. Bu durum Ağır Aksağın özelliğidir. Böyle es ile başlayan eserlerin her ölçüsündeki
nağme bir sonraki usulün 1.darbına kadar uzar. Bu bir bakıma eksik ölçüdür.
Bununla beraber sükı1tla başlamayan eserler de vardır.
Şarkılarda çok kullanılmıştır. Bazı Ege türkülerinde 9/2 'lik mertebe vardır. Darblarının kuvvetli ve zayıflılığı aksak gibidir.
Evfer Usulü:
9 zamanlıdır. Bir
dört zamanla bir 5 zamanın veya başka bir deyişle bir Safyan
ile ikinci şekil bir Türk Aksağından yapılmıştır. 4+5= 9. Sondaki 5 zamanın
farklı oluşu bu usulü Aksaktan ayrılır ve başlı başına bir kişilik kazandırır.
Bu farklılık sondaki iki darbın yer değiştirmesidir. Dolayısıyla usulün ikinci
parçası olan Türk Aksağı 2. şekildir.
9/8 'lik ve 9/4’lük mertebeleri
kullanılmıştır. 9/4 'lük mertebesine
"Mevlevi Evferi" veya "Ağır Evfer" denir.
Mevlevi ayinlerinin ikinci selamlannın adeta
mecburi usulüdür. Mevlevi ayinlerinin ikinci selamı bu usulün ikinci kısmı olan
Türk Aksağı ile başlar. Bazı Ege Türkülerinde 9/2'lik mertebe görülür.
9/8 'lik mertebe şarkılarda,
türkülerde, Trakya karakterli oyun havalarında kullanılmıştır. 9/4 'lük Mevlevi
Evferi ayinlerden başka, Ege yöresi Efe, Zeybek,
Türkü ve oyunlarında. Balıkesir
yöresinin türkülerinde de özel karakterde kullanılmıştır.
Darbların kuvveti Aksak gibi olup
son iki darb yer değiştirdiğine göre şimdi 5. darba
zayıf, 6. darb yarı kuvvetlidir.
Raks Aksağı Usulü:
9 zamanlıdır. Bir 5 zamanla bir 4 zamandan veya diğer
anlatımla Bir Türk Aksağı ile bir Safyan'dan meydana
gelmiştir. Görüldüğü gibi Aksak usulünü meydana getiren iki küçük usulün yer
değiştirmesi Raks aksağını oluşturmaktadır. 5+4= 9 Yürükçe bir usuldür.
9/8'lik mertebesi kullanılmıştır. Şarkılarda,
Türkülerde, İlahilerde, bazı saz semailerinin dördüncü oyun
havalarında kullanılmıştır.
1.
darb kuvvetli, 2. yarı
kuvvetli, 3. kuvvetli ve 4. darb zayıftır.
Oynak Usulü:
9 zamanlıdır. Bir üç zamanla bir 6 zamandan veya diğer
ifadeyle, bir Semai ile bir Yürük Semaiden oluşur. 3+6 = 9
8'lik mertebesi kullanılmıştır. Bazı Ege Türkülerinde
9/4'lük mertebe görülmektedir. Türkülerde, bazı şarkılarda, bazı İlahilerde,
oyun havalarında kullanılmıştır.
1.
darb kuvvetli, 2. yarı
kuvvetli, 3. zayıf, 4. kuvvetli, 5. yarı kuvvetli ve 6. zayıftır.
Mürekkeb Semai Usulü:
Bu usule "üçleme" adı
da verilir.
9 zamanlıdır. Üç tane 3 zamandan
veya başka bir deyişle üç tane Semaiden yapılmıştır. 3+3+3 = 9
9/8'lik mertebesi kullanılmıştır.
Daha çok türkü ve oyun havalarında kullanılmıştır. Bazı şarkılarda ve türkülerde
de görülüyor. Saz semailerinin 4. hanelerinde, usul geçkisi
yapan bazı büyük ve küçük eserlerde kullanılmıştır.
Not: Bu usul Batı müziğinde
kullanılan 9 zamanlı usuldür. Türk Musikisinde de kullanılmış, ancak
karıştırıldığından ayrıca isim verilmemiştir. Bilimsel olarak bu şekildeki 9
zamanlı usule Mürekkeb Semai adını vermek doğru
alanıdır.
1.
darb kuvvetli, 2. yarı
kuvvetli, 3. zayıftır.
Aksak Semai:
9/8'lik mertebenin kendi adıdır. Fasılların, Ağır
Semailerinin mecburi iki usulünden biridir (Öteki semai). Bu bakımdan Ağır
Semailerde (Geleneksel Türk Sanat Müziğinde bir forma) çok kullanılmıştır.
Semailerinin de ilk üç hanesinin mecburi usulü olduğundan en dazla saz
semailerinde kullanılmıştır. Ayrıca şarkılarda, bazı özel saz parçalarında uygulanmıştır.
Lenk Fahte (Nim Fahte):
10 zamanlıdır. Bir 6 zamanla bir 4 zamandan veya başka bir
deyişle bir Yürük Semai ile bir Sofyan'dan
6+4= 10. Bazıları bir Nim Safyan
iki Semai ve tekrar bir Nim Safyan olarak kabul eder.
2+3+3+2
10/8’lik ve 10/4'lük mertebeleri varsa da 10/4'lük mertebesi
daha çok kullanılmıştır. Küçük formalarda kullanılmamıştır. Buna karşılık
Peşrev, beste (Özellikle nakış beste) ve bazı Mevlevi semailerinde
kullanılmıştır.
1.
darbı kuvvetli, 2.darb
kuvvetli, 3.darb zayıf, 4.darb kuvvetli, 5. darb yan
kuvvetli, 6. darb zayıftır.
Ceng-i Harbi:
10 zamanlıdır. İki tane iki zamanlı ve iki tane üç zamandan
veya başka bir deyişle İki Nim Safyan ile iki
semaiden yapılmıştır.
10/8'lik birinci mertebesi ve 10/4'lük ikinci mertebesi
varsa da birinci 10/8'lik mertebesi daha çok kullanılmıştır. Yürük bir usûldür.
Çeng-i Harbî
usûlü az kullanılmış bir usûldür.
İsmine bakılırsa eski zamanlarda mehter marşlarında çok kullanılmış olduğu
söylenebilir. Marşlarda, bazı bestelerde ve saz semaîlerinin dördüncü
hanelerinde kullanılmıştır.
1.
darb kuvvetli, 2.
zayıf, 3. kuvvetli, 4. zayıf, 5. kuvvetli, 6. yarı kuvvetli, 7. zayıf, 8.
kuvvetli, 9. yarı kuvvetli ve 10. Zayıftır.